NADYA YUGUŞEVA
Aktaran: Prof. Dr. SADIK K. TURAL
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Erlik-biy'in kızlarının sayısı, bazılarının dediğine göre iki, bazılarının dediğine göre de dokuzdur. Birinin gözü hastalanıp akarsa, halk ona ‘Gözünü Erlik-biy'in kızı aldı’ der. Çünkü onun bir kızının sekiz tane gözü vardır. Kam ruhu, Almıs giderken, o kızlar onu kandırmaya, onunla oynayarak sarhoş yapmaya; yol ortasında Erlik-biy'e kesilen kurbanı almaya çalışırlar. Erlik-biy'in Erke Salton adlı kızı bayram, toy ve mutluluk olan yerleri gezip, insan ve hayvan ruhu avlar. Böyle gezen ruhlar için kamlar şöyle derler:
‘Tomugı cok molgoştar Şalbarı cok şaldandar Cayım kara kaptular Caltak kara çaçtular Beş orogon tulundu Uyadı jock kacan’
Bildiğimiz gibi kötülüğün yanında her zaman iyilik bulunur. Temiz, beyaz ruhlara Altaylılar "ak eye"(ak iye) ismini verirler. İyi ruhlar, kötü ruhlara göre daha çeşitlidir. Anadolu' daki kötü ve iyi ruh anlayışı da Kamlık inancından gelmektedir.
Ülgen, göğün dokuzuncu katında oturur; ak ruhların başında Kurbustan gelir. Onun hakkında bir şey söyleyemem; çünkü onu kimse görmemiş. Gurbustan / Kunıbıstan yedinci katta oturuyor. Ülgen'in birçok yardımcıları vardır; o onlara dayanarak işlerini yapar. Bu ak ruhların bulunduğu yer, gökteki aydan, güneşten, yıldızlardan da yüksek bir yerdedir.
Kamlar iyi ruhlara kam duâlarını okurken yedi daldan (kattan), engelden geçer. Herhangi bir kam, Ülgen'e kadar ulaşamaz. Ancak ruhları güçlü olan kamlar ulaşabilir. Kamlar, birbirlerine benzemediği gibi, onların duâları da birbirine fazla benzemez. Farklı kamlar, takma ad da kullanır; yâni farklı kaynaklarda farklı isimlerle de geçebilir. Kamın ruhları, kam yaşlandıkça güçlenir. Duyduğuma göre, bugüne kadar en güçlü kamlar, sâdece beş dala kadar çıkabilmişler. Ülgen'in insanlarla yakın ve yardımcı olmaya indiği yer beşinci göğ katında bulunur ve ismi Altın-Kazık'tır. Ülgen ruhu, altın kapılı, altın kaplamalı, altın sarayda yaşamaktadır. Belki de ondan, Altaylıların Altın-Kazık dedikleri ‘kutup yıldızı’ hareket etmeden bir yerde duruyordur. Ay, güneş ve yıldızlar da onu dolanır diyebilirim. Altın-Kazık yıldızı bir yerde durduğu için, kam ruhları oraya yaklaşıyor. Başka yıldızlar, hareket ettiği için izlerini kaybettiriyor. Ülgen ruhu, Kurbustan'ın aracılığıyla, yer üstündeki varlıkları yaratıp, dağıtmış. Ülgen için okunan kam duâsının parçası:
‘Aylu kündü cap caygal Ayı, künü carıgan,
Adam Ülgün bıçırgandır.’
Ülgen gök kuşağını yaratmış, insanı da yaratıp kirpik verip, göbeğini bağlamış. İnsan göbeği bağlanmazsa, hayatı da, gücü de olmaz derler. O, insanın geçinebilmesi için ağaçları, bitkileri, hayvanları yaratmış, can vermiş. Ormanları, dağları, nehirleri birbirlerine bağlı olarak yaratmış. Ülgen' e duâ ettikleri zaman şöyle yaparlar:
‘Üç odındı küydürüp bergen Üç oçagı kadap bergen Adam Ülgen’
Altaylılar ‘ateşi Ülgen yaratmış’ diye ateşe çöp atmaz, ocağa tükürmez, üstünden geçmezler. Ülgen, her ne isterse olur; yıldırım çaktırır; yağmur, dolu yağdırır. Kuru havalarda insanlar, yağmur yağması için kamın yanına kurban olarak yiyecekler alıp gelirler. Kurban olarak bir şeyler getirilmezse iyi ruhlar bile kızar. Daha ağır bir dert için genelde üç yaşındaki at kesilir. İlk yazda ‘Cılgayak’ bayramında kam, bütün halkın iyi yaşaması, avcıların her zaman avlı gelmeleri, dışarıdaki evcil hayvanların çoğalması için büyük bir kam duâsı okur. ‘Cılgayak (Nevruz)’ bayramı bizde beş bin yıldır yaşatılıyor.
(DEVAM EDECEK)