Gazze İsrail tarafından sürekli ateş altında tutulan, dünyanın kangren olmuş yarasıdır. Gazze yanıyor, evlerinde sabah kahvaltısında anneler, çocuklar ve yaşlılar ölüyorlar. Gazze'de kan gölleri oluşuyor. Gazze okyanus ortasında yanan bir gemi gibi, çığlık çığlığa bütün dünyadan yardım bekliyor. Ancak hiçbir ülkeden ses çıkmıyor. Doğu'suyla, Batı'sıyla bütün dünya, 'Yavuz diyarı' Gazze'ye ve Gazze' lilere duyarsız.
*
Dünyanın haksızlıklara karşı çıkan, hak gözetir aydınları, Yunus gibi: 'Kastım budur şehre varam / Feryadü figan koparam' diye haykırıyorlar. Onların haykırışlarını, dünyanın hiçbir başkentindeki, seçilmemiş ve seçilmiş krallar duymuyorlar. Dünya başkentleri Tel Aviv gibi, Gazze'nin çığlıklarına kör, sağır, dilsiz. İsrail'in sürdürdüğü, vahşi ve orantısız savaşı durdurmak bir yana, Müslüman ülkeler kendileriyle savaşıyorlar.
*
Bir uçak kazasında hayatını kaybeden, Sezai Karakoç'un 'Savaş pilotu' yazısında anlattığı, Anadolu'nun Şeyh Şamil'i Zihni Hızal: 'Zalim tek parti yönetiminin sonunun geleceğinden emin olsam, Ankara'nın üstünde, kendimi ve uçağımı feda etmekten bir an bile tereddüd etmem' dermiş. Dünya da Hızal gibi, İsrail'in soykırımını lanetleyen ve haksızlıklara isyan eden binlerce pilot, Tel Aviv üzerinde, kendini feda etmeye hazırdır. Ancak Hızal ve pilotlar da biliyorlar ki: 'Kan akıtmakla akan kan durmaz' ve 'Kan kanla temizlenmez.'
*
Ortadoğu'da on yıllarca İsrailliler öldürmenin, sonunu bir türlü getiremediler. İsrailliler, Amerikalılar, Ruslar, İngilizler, Almanlar öldürmeye doymuyorlar. Akan kanlar, barış getirmediği gibi, savaşı daha da hızlandırıyorlar. Dökülen kanlar, kan dökenlerin vahşetine yeni boyutlar kazandırıyor. Kimsenin gönlü barışta olmadığı için, herkesin aklı savaşta. İnsanlar birbirimizi nasıl öldürürüz diye, fırsat kolluyorlar, öldürmekten bıkmıyor ve yorulmuyorlar.
*
Dünyanın Batı'sına giden yapılmış, Doğusuna gidende yıkılmış görür. Mehmet Akif'in 'Şark şiirinde ayrıntılı olarak anlattığı gibi, Doğu'da ' Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar/ Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar/ Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar/ Ekinsiz tarlalar, ot basmış evler, küflü harmanlar' vardır. Filistin başta olmak üzere, yakılan yıkılan Müslüman ülkeler, İsrail'le değil, birbirleriyle savaşıyorlar. Ortadoğu demek savaş demektir. Savaş Ortadoğu'nun üstesinden gelemediği küresel bir soruna dönüşmüştür.
*
Küre dünyada ülkeler savaşırken, biri kazanır, biri de kaybederdi. Savaşların bir kazananı, bir de kaybedeni vardı. Kare dünya da ise, savaşan ülkelerin kazananı ve kaybedeni yoktur. Kim kimle savaşırsa, savaşsın, karşısındakine verdiği zarardan çok daha fazlasını kendine verir. Yeni dünyanın hiçbir yerinde iyi savaş, kötü barış yoktur. Nükleer başlıklı füzeleri, dünyayı yok olmaktan kurtaramaz.
*
Kare dünya, bütün bütün ülkeleri savaşa değil, barışa odaklanmaya zorluyor. Artık İsrail Tel Aviv'i silahlarla koruyamaz. Devlet terörü estiren Tel Aviv, bir teröristin eline geçen nükleer silahla, yeni bir Hiroşima olur. Tel Aviv'de olduğu gibi, nerede sivillerden daha çok askerler varsa, orada hiçbir zaman barış olmaz. En güzel savaş, yapılmayan savaştır. Sorgulanmayan savaşların önüne kimse geçemez.
*
Kare, düz, her ülkenin birbirine komşu olduğu dünya, savaş isteyen Kabil'lerin değil, barış sevdalısı Habil'lerin dünyasıdır.