Halil İbrahim KAHRAMAN

Doktor

Ötüken’e Gidip Orhun Anıtlarını Görmek

Tarihe ilgisi olan her Türk Aydınının Ötüken-Orhun Anıtlarına ilgi ve merakı vardır. Oğuzhan’ın yurdu, Göktürklerin yaşayıp iz bıraktığı, Cengizhan’a baş şehirlik yapmış olan Karakurum Şehrinin de olduğu bu coğrafya, benim için de hep gidilip görülecek yer olmuştur. Bu amaçla Haziran ayının ilk haftasında, şehrimizdeki Akça Koca Platformunun bildiğimiz arkadaşlarımızdan oluşturduğu bir grupla, Moğolistan gezimizi gerçekleştirdik.

Türk Hava Yolları ile İstanbul’dan sekiz buçuk saatlik bir yolculuk sonu Moğolistan’ın baş şehri Ulan Batur (Kızıl Bahadır)‘daki Cengizhan Havaalanına indik. Akşam 18.30’da kalkıp beş saatlik fark sebebiyle sabah 07.30’da orada olduk. Çok büyük olmayan ama temiz bir havaalanı olup, buradaki işlemlerimizi kısa sürede tamamlayıp, çıkıştaki yerel rehberimiz Dashka ile buluşarak bizi gezdirecek olan otobüsümüze geçtik. Bu arada 1 TL’miza 100 Tugriki verilen, üzerinde Cengizhan’ın resimlerinin olduğu Moğol parası aldık. Tabii ki dolar karşılığı!

Moğolistan, Orta Asya'nın doğusunda Çin ve Rusya arasında, denize sınırı olmayan Türkiye’nin iki misli büyüklüğünde ama üç buçuk milyon insanın yaşadığı bir ülkedir. Ülkenin çok büyük kısmı çöl ve çıplak sıra dağlarla kaplı olup, nüfusunun büyük çoğunluğu Ulan Batur ve çevresinde yaşamaktadır. İnsanların %53’ü Tibet Budizmine, %3’ü Müslümanlığa, %2’si Hristiyanlığa, %3’ü Şamanizme inanmakta olup, %39’u ateisttir. Fert başına milli gelir 12.500 dolar civarındadır.

Ulan Batur da tarihi bir tapınağı, doğa ve tarih müzelerini gezdik. Doğa müzesindeki Gobi çölünden bulunup getirilmiş dinozorların iskeletleri ile ilgili görseller ayrı bir zenginlikti. 1 Haziran tarihi onların anne ve çocuk bayramları imiş. Şehir meydanındaki şenlik bizlere de farklı bir güzelliği yaşatmıştır. Daha sonra Guiness Rekorlar Kitabına girmiş olan 200 ton çelik ve 40 m yüksekliğiyle Cengizhan heykelini görmeye gittik. İlginç ve görmeye değer bir yapıttır.  Yine bu bölgedeki kaplumbağa görünüşlü doğal taşların olduğu park ve Tibet Budizminin yüz sekiz basamakla çıkılan tapınağının olduğu parkı gördük.  Ulan Batur’daki Ankara Caddesi ve bu cadde üzerindeki Atatürk büstünün de olduğu Türk Okulu ile Mevlevi dervişinin heykelini görmek bizlere ayrı bir övünç yaşattı.

Moğolistan için at ayrı bir anlam ifade etmektedir. Yalnız bu bölgede yaşayan vahşi atların yaşadığı Milli Parkı gördükten sonra Karakuruma geçtik. Karakurum, güney batıda ve Ulan Batur'a 400 km mesafededir. Yolda deve ve atları ile turistlere de hizmet veren yerli bir Moğol ailenin misafiri olduk. Önce çift hörgüçlü develere binip, çölleşmiş bir alanda deve safarisi yaptık. Sonra ailenin çadırına girip, ikram edilen kımızı içtik. Yol boyu göz alabildiğine uzanan ekilmemiş otlaklarıyla, çok uzaklardaki çıplak dağlarıyla değişik bir coğrafyayı gördük. Yer yer at, sığır, koyun sürüleri ve bunların çobanlarının yaşadığı tek tük çadırlar yine ilgimizi çeken görüntülerdendi. Yol üzerindeki oldukça temiz ve imkanlı bir tesiste, yemek ve dinlenme molası verdik. Dört saatlik bir yolculuktan sonra Karakurum yakınındaki Ger (yurt-oba) kampımıza geldik. 

Moğolistan'a has kaldığımız bu Ger kampları, 40-50 çadırlık bazılarında ahşap bungalovlarında bulunduğu yerlerdir. Gerek çadırlar, gerekse lokanta ve idari binaları ile turizm amaçlı tesislerdir. Genç, güler yüzlü, yaptıkları işin eğitimini almış bilinçli insanlar çalışmaktadır. Kaldığımız üç ayrı kampta da ciddi bir olumsuzluk yaşamadık. Tabii ki bunda seyahatimizi organize eden Vizyon Turun rehberi Emre Bey'in dikkat ve seçiciliğinin önemini biliyoruz.

Bu kamplar dahil, gezimiz boyunca yerel kültürün, yerel mutfağın ve Moğolistan’daki bu farklı coğrafyanın güzelliklerini görüp yaşamak, bu geziye ayrı bir zenginlik kattı. İnançların görülüp yaşandığı tapınaklardaki gördüklerimiz, insanların dini konulardaki ibadet çeşitliliğini göstermekte olup; dua, secde, tespih, bir yapının etrafını dönmek ve taş atmak, yüz sekiz gibi bazı sayısal sabitelerle yapılan ritüeller bunlardandır.

Grubumuz için Karakurum daha anlamlı bir yerdir. Ötüken’in bir anlamı Dua bölgesidir. Bu şehirde önce müzeyi gezdik. Girişindeki Bilge Kağan anıtı, kaplumbağa şeklindeki yapı üzerinde dikilmiştir.  Çifte ejderhanın tepesini süslediği üç buçuk metre yüksekliğindeki bu taş anıtın önünde durup fotoğraflarımızı çektik. Burada Göktürklerin yine bir Türk beyine ait yeni bulunmuş anıt mezarla ilgili ilginç bilgiler aldık. Bu mezar, 42 metre uzunluğunda, 1.8 metre en ve 7.5 metre yüksekliğinde bir yapı olup, içinden birçok obje çıkarılmış ve müzede sergilenmektedir. Türk ve Moğol tarihiyle ilgili bu objeleri görüp bilgiler aldıktan sonra, yine tarihi özelliği olan Erdene Zuu Manastırını görüp Ger kampımıza geri döndük.

Ertesi gün Orhun Anıtlarının olduğu yere gittik. Bizzat Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile TİKA tarafından yapılan Bilge Kağan yolu ile oraya vardık. Buradaki müze, Türk ve Moğol Kültür Bakanlıklarının iş birliğiyle TİKA tarafından yapılmış olup, taş anıtlar ve diğer buluntular burada sergilenip muhafaza edilmektedir. Grubumuzdaki Alaattin Büyükkaya’nın Göktürk Devleti ve hakanlarının yapıtlarındaki tespitlerden olan birlik, beraberlik, devlet ve toprağa sahip çıkma, yalana ve yabancılara alet olmama gibi hususlar üzerindeki veciz konuşması her birimizde duygusal coşku yaşattı.

Atalarımızın Ötüken’de bulunan buluntulardaki estetik güzellikler ile o dönemdeki yönetim anlayışındaki yücelik, sanat ve medeniyete bırakılan övünülecek miraslarımızdandır. Anıtlardan dönüşte Orhun Irmak’ına uğradık. Karakurumlu çocukların serinlemek ve eğlenmek için yıkandıkları bu berrak akarsuda bazı arkadaşlarımız el ve ayaklarını yıkarken, bazı arkadaşlarımız abdest alıp şükür namazı kıldılar.  Abdullah Köktürk’ün burada yaptığı dua ayrı bir duygusallık yaşatmıştır. Yol boyunca otobüsümüzde Serhat Duyar ve Harun Reşit Kocagöz öncülüğünde söylenen ‘Ötüken yolu yokuştur, çırpınırdın Karadeniz ve Türkiyem’ şarkılarıyla yol boyu yapılan söyleşiler seyahatimizin güzelliğine ayrı bir zenginlik ve neşe katmıştır.

Böylece sekiz gece dokuz gün dopdolu geçen Moğolistan-Ötüken gezimiz bizler için bir hac ibadeti hazzı ile gönüllerimizde coşku yaşatarak tamamlanmıştır.  Başta Akça Koca Platform Başkanı Hasan Uzunhasanoğlu olmak üzere, grubumuzdaki tüm arkadaşlarımıza sağlık ve mutluluk dilerken, yeni bir seyahatte buluşmak dilek ve temennilerimle.