Önce el alem ne demek ona bakalım:
Etrafımız, dış çevremiz, arkadaşlarımız, komşularımız, çalışma arkadaşlarımız, kanunlar vb.
- Biz herhangi bir davranış sergilediğimiz zaman, olumlu ve olumsuz el alemin hiç söz hakkı olmayacak mı?
- Yanlış bir eylemimizde bizi ayıplayan veya kınayan olmayacak mı?
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; özgürlüklerimizin sınırları, el alemin özgürlüklerinin sınırlarına kadardır.
Hiç kimse, el alemden bana ne diyemez, dememelidir.
Zira, el alemin manevi baskı gücü, yabana atılamayacak kadar güçlü ve etkilidir.
Demokrasilerde ve toplumsal düzenin sağlanmasında, herkesin görev ve sorumlulukları vardır.
Birileri, el alemden bana ne diyerek bazı olumsuz eylemlerde bulunursa;
- Söz konusu eylemler suç teşkil ediyorsa, güvenlik güçleri yakamıza yapışır ve yargıya teslim eder.
- Suç değil de, adaba, edebe, sosyal çevrenin düzenine, huzura vb. aykırı ise,
o zaman "EL ALEM" devreye girer.
Ayıplarlar, ikaz ederler, bakışlarıyla rahatsız olduklarını hissettirirler.
Yine de el alem iplenmez ise,
Bu defa, uygunsuz hareketleri yapanlar, bir şekilde dışlanarak yalnızlaştırılırlar.
Bir Çin Atasözü der ki:
"Sivrilen çivi, çekici kafasına yer".
Yani, birileri özgürlüklerinin sınırlarını başkalarının sınırlarına fütursuzca bindirirse, hukuk ve el alem karşısına çıkar.
Hukuk, kanun maddelerini, el alem de, sosyal ve psikolojik baskı güçlerini kullanırlar.
Sorumsuzlar ya hapse girerler, ya da gelenek ve görenekler, kültür, adab-ı muaşeret, toplum düzeni kuralları gereğince, ayıplanarak yalnızlığa terk edilirler.
Dolayısı ile, el alemin ne diyeceğine iyi kulak verilmelidir. El alem hiçe sayılırsa eğer, manevi çekicin kafamıza mutlaka ineceğini unutmamalıyız.
Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yüce'sine emanet olalım.