Yıllar önce TDK’NIN APARTMANI başlıklı bir yazı kaleme almıştım. TDK’nın Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü’ndeki “apartman” maddesinde tesbît ettiğim bir düzineden fazla hatâyı bu yazıda gösterip düzeltmiştim.
O sıralarda bâzı yönlerden apartmana benzettiğim TDK, aslında birçok bakımdan da bir kümültü (kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi veyâ avcı kulübesi) gibiydi...
TDK kümültüsü...
***
İslâm’ın kabûlünden îtibâren Türkçeye Arapçadan geçmiş binlerce kelime vardı. Çoğu Türkçenin boş bir sahasına adım atmış, bir açığını kapatmış, dile yepyeni bir mefhum katmış olan bu kelimelere devlet büyüklerimiz resmî edâlı ve gür sedâlı bir “Yallah! İnsarif!” çektiler...
Yıllarca devâm etti bu “Yallah!” gürültüsü...
***
Tâlîmâtı resmen verip bu işi TDK’ya havâle ettiler.
TDK'nın ne yapıp edip bu tâlîmâtı yerine getirmesi, her biri asırlık çınarlar gibi binlerce kelimenin işini bitirmesi lâzımdı.
Bu ülkede 80 yıldır süren, dili ayağa düşüren, dünü bugüne küstüren, mantığın defterini düren “ikaame” kelimelerin dilimize tasallut etmesine çığır açıldı.
İşte böyle başladı Türkçenin gümbürtüsü...
***
Gıcırı bükme ve mantığı dökme de olsa sürü sürü kelime uydurup buydurmaları îcâb ediyordu.
Aceleleri vardı, vakitleri dardı. Onlar da birer ilim adamı gibi değil amele gibi çalıştılar. Bin yıllık geçmişe sırtardılar, aktarıp kotardılar, bir dili kopardılar...
TDK değirmeni Türkçeye karşı müthiş bir art niyet, nefret, hiddet, şiddet, illet, sakaamet, muhâlefet, ihânet ve gafletle dönmeye başladı.
Türkçenin, her biri asırlık çınarlar gibi binlerce kelimesi bu değirmende baltalanıp kesildi, doğrandı; öğütülüp ezilerek yok edildi.
Böyle akıp durdu bu değirmenin çörtüsü...
***
TDK'nın -artık iyice alıştığımız- otuz iki kısım tekmili birden her çeşit Türkçe ayıbı bitip tükenmek bilmiyor.
TDK lügatleri -tâbiri câizse- hatâ, acemilik, ihmal, dikkatsizlik, özensizlik, düzensizlik, sehiv ve noksanlar panayırı…
Duyulan, bu dilin yıkılışıdır.
Türkçenin kütürtüsü...
***
TDK’nın 1968 baskılı Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü’nden Büyük
Türkçe Sözlük internet sayfalarına aktardığı “dam örtüsü” maddesi için size sunduğu târif aynen şöyle:
“Damın akmasına engel olan kiremit, oluklu saç, kurşun kaplama ya da kayağan taş gibi çeşitli örtü gereçlerine verilen engel ad.”
Evet, imlâ ve noktalama hüvesi hüvesine böyle...
Buradaki “engel”in farkına varmışsınızdır.
TDK'nın birçok târîfi gibi bu da “engel”li...
İşte bu kümültünün dam örtüsü...
***
Giderayak, TDK'nın “dam örtüsü”nden sonra bir de "dalgalı tavan"ına göz atalım mı?
(Ben attım, siz atmayın; ben ettim siz etmeyin.)
TDK’nın 1983 baskılı Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü’nden Büyük
Türkçe Sözlük internet sayfalarına aktardığı “dalgalı tavan” maddesi için yapabildiği târif de şöyle:
"Ses dağılımı için kullanılan dalgalı tavan."
Siz "dalgalı tavan"ın ne olduğunu soruyorsunuz; TDK size "Dalgalı tavan, dalgalı tavandır." diye cevap veriyor!
Beyniniz öğürdü mü?
Bu da beyninizin öğürtüsü...