Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Doğu Türkistan

GÜNÜMÜZDE, İŞGAL ALTINDA BULUNAN TEK TÜRK YURDU:        D O Ğ U   T Ü R K İ S T A N

Dünyânın diğer süper güçleri gibi Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) de kendisine göre yeni bir düzen oluşturmuştur. Çin’in oluşturduğu düzen; kapitalist ekonomi ambalajı içinde komünizm ideolojisinden ve katıksız ırkçı düşüncelerden beslenen şoven ve emperyalist, gayri medenî ve çağ dışı yönetim sistemidir.

ÇHC bu sistemi şimdilik, yönetimi altında bulundurduğu Doğu Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan’da uyguluyor.  Çok da uzak olmayan bir gelecekte, gücünü yetirebileceği; Pakistan, Keşmir, Afganistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Moğolistan’da da uygulamaya koymak isteyebilir.

Kendi ırkından olmayanlara hayat hakkı tanımayan ÇHC yönetimi, çalıştığı işyerine giden Türklerin öldürülmesini engelleyemediği gibi, can güvenliği olmadığı için işyerine gidemeyen zavallıların işine, sorgusuz-sualsiz, derhal ve tazminatsız olarak nihâyet vermiştir.

ÇHC Yönetiminin yaptıkları bunlardan ibâret değildir. ‘Daha kaliteli bir millet oluşturmak’ düşüncesiyle, kendi insanına karşı giriştiği cinâyetler ve soykırım uygulamaları; insan haklarıyla ilgilenen beynelmilel kuruluşlarda, yüzlerce klasörü dolduran belgelerle tescillenmiş durumdadır.

Doğu Türkistan’ın akıl kamaştıran eşsiz zenginliklerine doğrudan sâhip olabilmek ve Türkleri bölgeden uzaklaştırabilmek için her gün binlerce insanla dolu trenler Doğu Türkistan’a yıllardan beri dolu geliyor, boş dönüyor. Bununla yetinilmiyor; köylerde yaşayan Müslüman Türk âilelerinin 2’den, şehirlerde yaşayanların ise 1’den fazla çocuk sâhibi olmaları yasaklanmıştır. Yasağa uymayıp hâmile kalan kadınlar yakalayıp seyyar kasaphânelerde derhal kürtaj ediliyor. Gayri sıhhî şartlarda ve ehil olmayan kişiler tarafından kürtaj edilen kadınların % 10’u ölüyor, % 25’i sakat kalıyor.

Gelen haberlere göre vahşet bununla bitmiyor. İnsanlar sırf, organları anılıp satılmak maksadıyla öldürülüyor. Deri ve böbrek gibi canlı doku taşıması gerekli organlar ise, kurşunlanan insan henüz can çekişirken, bedeni kesilip alınıyor. Kurşuna dizilen mahkûm âilelerinden kurşun parası tahsil ediliyor. Ödeyemeyenler çalışma kamplarına gönderiliyor.

HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA SESSİZ KALAN DİLSİZ ŞEYTANDIR

Yaşanan vahşet karşısında bütün dünyâ sessizdir. Her fırsatta ‘insan hakları’, ‘hukukun üstünlüğü’ adına dünyâ jandarmalığına soyunan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), hak aşığı olması gereken İslâm âlemi, aynı çileleri çekmiş Türk Cumhuriyetleri ve Hindistan ile medeniyet havârisi Avrupa Birliği (AB)… cılız kınama kelimelerinin ötesinde tepki göstermediler. Çünkü her birinin ÇHC ile siyasî, askerî ve ticarî anlaşmaları var.

Çin; Birleşmiş Milletler Teşkilatı bünyesindeki Güvenlik Konseyi’nin dâimî üyesi sıfatıyla önemli bir siyasî güçtür. Nükleer silahlara sâhip olması hasebiyle kendisinden çekinilmektedir. Dünyâ ticâretinde 2,5 trilyon dolardan daha fazla bir payı olduğu için aynı zamanda etkili bir iktisadî güçtür. Ve hepsinden önemlisi ÇHC; güçlü olduğunun farkındadır. Kendisini; değil alt edebilecek, kendisiyle mücâdeleyi göze alabilecek bir gücün bulunmadığı kanaatindedir.

Sergilenen vahşet karşısında, yetersiz ve kısa süreli olmakla birlikte, en ciddî tepkiyi Türkiye göstermektedir. Göstermekte haklıdır. Çünkü Doğu Türkistan Türkleri… soykırıma mâruz kalan mazlum ve mağdur insanlar; aynı târihi paylaştığımız, aydı dili konuşup aynı dine inandığımız, aramızda kopmaz bağlar bulunan öz kardeşlerimizdir.

DOĞU TÜRKİSTAN’DA

*Milattan Önce 209 yılından Milattan Sonra 216 yılına kadar Türk asıllı Hun İmparatorluğu,

*552-630 yılları arasında Birinci Göktürk İmparatorluğu

*680-745 yılları arasında İkinci Göktürk İmparatorluğu

*745-840 yılları arasında Uygur Devleti.

*850-920 yılları arasında Kırgızlar

*950-1212 yılları arasında Karahanlılar

*1212-1759: Seyidiye Hanlığı

*1759-1863: Çin Hâkimiyeti

*1863-1876: Bağımsız Doğu Türkistan

                     (Yakuphan Ba Devlet dönemi)

1876-1882: Çin yönetimi

1882-1944: Çin Genel Valiliği

1944-1949: Bağımsız Doğu Türkistan

                   (Üç Vilayet  Rejimi) hüküm sürdü.

1949-2009: Çin işgali devam ediyor.  

 

 

YÜZSÜZLÜK

TC Başbakanı’nın Doğu Türkistan’da Müslüman Türk milletine uygulanan soykırımın durdurulması isteği, Çin Hükümeti tarafından ‘iç işlerine müdâhale’ olarak görüldü ve geri alınması istendi. Diğer taraftan ÇHC’nin soykırım olaylarını protesto etmek maksadıyla, sivil toplum kuruluşlarının İstanbul Valiliği’ne başvurduğunu öğrenen Çin’in İstanbul Konsolosluğu yetkilileri; İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı göndererek, gösteriye izin verilmemesini talep etmişlerdir. İçişlerine müdâhale, asıl bu yazı ile vuku bulmuştur.

Çin, böyle yüzsüz ve küstah bir yönetim anlayışına sâhiptir.

Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dışı dramın önlenmesi için insan hakları ile ilgili kuruluşları, insan haklarına saygılı ülkeleri harekete geçirmek mümkündür. Bu vecibeyi, mazlum ve mağdur Filistin halkını kurtarmak için meseleyi Milletlerarası Adâlet Divanı’nda intikal ettiren Güney Afrika Cumhuriyeti’nden bekleyemeyiz.  Türkiye bunu yapabilir. Hatta yapabilecek ve de yapması gereken tek ülkedir.

Çin’in, medenî dünyâ ile ilişkilerini geliştirdikçe bencillikten, şovenizmden ve barbarlıktan uzaklaşması, insan haklarına saygılı bir konuma erişmesi… tahammülü mümkün olmayan bir uzun süreçtir. O sürecin, milletlerarası kapalı ve gürültüsüz diplomasi yollarıyla çabuklaştırılması mecbûriyeti vardır. 

Milletlerarası strateji uzmanları, ÇHC yönetimini daha ılımlı hareket etmeye yönlendirecek asimetrik mücâdele yöntemini belirleyebilir.

Çâresiz olmadığımıza inandığımız anda, çözüm mümkündür.

Unutulmamalı: Zulüm üzerine kurulu yönetimler kalıcı olamazlar. Olabilselerdi, Sovyetler Birliği dağılmazdı. Günün birinde Çin Halk Cumhuriyeti de mutlaka dağılacaktır. İnanmış insanların kararlı mücâdelesi karşısında eritilemeyecek beşerî güç yoktur.

Diğer taraftan Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın da beklemeye tahammülü kalmamıştır.