Atilla ÇİLİNGİR

Yazar

Hayallerle, Umutlarla Dolu Bir Dilek Feneri…

‘’Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız! Hayatınızı bir amaca bağlayın, kişilere veya olaylara değil…’’ (Albert Einstein)

 

İşte 365 günüyle yeni bir yıl daha duruyor karşımızda!

Her günü boş sayfalarla dolu yeni bir yaşam defteri gibi…

Alın elinize hayat kaleminizi, yeni yılın ilk gününden itibaren yazın o boş sayfalara satır, satır.  İçinde, alabildiğiniz her ders olsun yaşamınızdan!

Başarısıyla, başarısızlığıyla, acısıyla, gözyaşlarıyla, sevinciyle tüm yaşananları, yaşadıklarınızı yazın ilk sayfaya; son sayfanın noktasını ise kader koysun!

 Sizce sığar mı o sayfalara yaşanacak ne varsa? Anlatabilir mi yaşadığımız dünyanın, ülkemizin gerçeklerini vicdanımızla kaplı bu yeni defter?

Bugün yeni yılın ilk günü:

Kaplamış yer yeryüzünü bembeyaz örtüsüyle kar!

Kapatmış tüm ayıpları, acımasızlıkları, kederi ve hüznü…

Alın başınızı ellerinizin arasına, kapatın gözlerinizi:  

Bir hayal kurun!

Yeni yılın ilk gününe sığınsın, sığsın o hayaller…

İçinde en çok da sevgi, saygı, barış ve huzur olsun. Ardınızda kalsın 2023’ün tüm olumsuzlukları, 2024’ün ilk güneşiyle aydınlansın içiniz. Isıtsın yaşadığımız evreni. Unuttursun nefreti, kini. Sıcacık duygular taşsın içimizden,  sarsın ülkemizin her yerini…

Bir hayal kurun!

İçinde dostluğu, kardeşliği olan…

Yaşansın yaşamımızın her karesinde bu güzel birliktelik, sarsın ülkemizin kuzeyini, güneyini, doğusunu, batısını.  Şen kahkahaları duyulsun çocuklarımızın, içi özgürce yaşam hayalleriyle dolan!

Bir hayal kurun!

Açın yüreklerinizdeki sevgiyi, dostça, kardeşçe tutuşan ellerimizle çevrelensin sınırlarımız. Sevginin izi düşsün yaşadığımız topraklara, birlikteliğimiz en büyük gücümüz olsun. Yüreklerimiz yeniden coşsun barışa, kardeşliğe, huzura koşsun…

Bir hayal kurun!

İnsanı insan yapan tüm nitelikleriyle bezeli…

Savaşın olmadığı barış içinde yaşanan, doğanın katledilmediği, doğa canlılarının yok edilmediği, kadın haklarına özen gösterildiği, özgürce yazan kalemlerin, özgürce konuşan bilgelerin, yaşamın tüm renkleriyle coşan sanatın, sanatçının olduğu bir dünya olsun adı…  Ve böyle bir dünyada yer bulun kendinize.

Sonra…

Öylesine bir hayal kurun ki!

Teröre odaklı eylemlerin durduğu,

Silahlara destek veren tüm dış güçlerin yok olduğu,

Her patlama sonrasında şehitlerimizle yanıp, kavrulan yüreklerin olmadığı,

Sokaklarında yeniden kardeşlik türkülerinin söylendiği, yolsuzlukların önlendiği, hayat pahalılığının durduğu, demokrasinin işlediği, yargının bağımsız olduğu, eğitim sisteminin düzeldiği, kutuplaşmanın bittiği, komşularımızla barış içinde olacağımız,  hakkın, adaletin, barış ve huzurun olduğu güçlü bir ülke olsun bu hayalinizin içinde. 

İşte bizim vatanımız, Türkiye’miz budur diyebildiğimiz:

Türkü’yle, Kürd’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arap’ıyla, Alevi’siyle, Sünni’siyle aynı gövdenin parçası olan, aynı hamurla yoğrulan, tarihi birlikteliğiyle övünüp, dünyaya meydan okuyan, umutlarla bezeli bir ülke yaratalım; bu umutlarla sımsıkı sarılalım ülkemize. Aslında bu umutlar hayal olmamalı, hiçbirisi hayaller ülkesinde kalmamalı!

Bu ülke benim, senin, bizim, hepimizin ortak vatanı. Bölücülere, kem gözlülere inat; bir ve beraber olmamızın gücüyle her türlü zorlukları alt ettiğimiz Türk Milletinin bir ferdi olmanın gururunu taşıdığımız, canımızdan aziz bellediğimiz ülkemize olan borcumuzu, ancak bu umutları gerçek yaparak ödeyebiliriz.

Bu gün 2024’ün ilk günü…

Bu hayalleri, bu umutları uzun, uzun düşünün…

Şimdi, açın gözlerinizi:

Bir dilek feneri uçurun vicdanınızdan; bu hayaller, bu umutlar gerçekleşsin diyerek…

Unutulmasın ki!

‘’Yeni hayaller, umut edebilmeye başladığımızda hayat bulur…’’