Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

Gülümsemenin Güzelleştirmediği Bir Yüz Yoktur

Dünyaya bakış açımız hissettiğimiz duygulara bağlıdır. Öfkeli olduğumuzda etrafımızdaki her şey bize yanlış gelir. Havaya bile kızarız. Mutlaka kızacak bir şey buluruz. Üzgün olduğumuzda her şey bize üzüntü verir. Ağlamak isteriz. Ağaçlar, yağmur, her şey bizi hüzünlendirir.

Genellikle öfke ve korku gibi olumsuz duyguların beraberinde gerilim artar. Mutluluk ve sevgi gibi olumlu duygular ise gerilimi boşaltır. Her türlü duygu kaslarımızı gerilmesine veya gevşemesine sebep olur. Kaslarımız gevşekken üzüntü ve öfke duyamayız. En çok tahrik olan duygumuz öfkedir.

“Öfkeli bir adamı susturmak istiyorsanız, önce siz susunuz” diyen Voltaire haklıdır. Tatlı sözler, şiddetli bir öfkeye karşı en etkili ilâçtır. Yumuşak bir cevap öfkeyi söndürür. Gülümsemeyi öfkeye tercih eden, daima daha güçlüdür. Öfke gelir, akıl gider. İyi ahlaklı, incelikli, terbiyeli olmanın yolu, öfkeyi yutmaktan geçer. Mevlâna diyor ki: “Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.

” Öfkelenmeyen Budist Buda, kendisine doğru öfkeyle bağırarak gelen bir adam karşısında, hiç öfkelenmeden durur. Etrafındakiler sakin kaldığını ve bundan etkilenmediğini sorduklarında, Buda bir soruyla karşılık verir.

- Biri size bir hediye verdiğinde onu almamayı seçerseniz, o hediye kime ait olur?”

- Elbette hediye onu vermeye çalışan kişide kalırdı. Bu hala bana haksız olarak söylenen sözler için de geçerliydi. Onları üstüme alınmayı bırakıp bunun yerine şefkat duymaya başladım. Ne de olsa o sözler, mutlu bir yerden gelmiyordu.

Gülümsemenin güzelleştirmediği bir yüz yoktur. Öfkenin ise itici hale getirmediği bir yüz yoktur.