Coğrafya dilimlerini, toprak parçalarını vatan yapmak zordur. Çağımızda vatanı korumak, onu kalkındırmak, üzerinde yaşayan ‘millet’ denilen insanlar topluluğunun bağımsız yaşamasını sağlamak, daha da zorlaşmıştır. Devlet kurmak, devleti yaşatmak ve güçlü kılmak da öyle…
Devletler; içeride güven ve huzuru sağlamak, dışta caydırıcı ve itibarlı olmak mecbûriyetindedirler. Aksi takdirde içeride birliği, dış güçler karşısında bağımsızlıklarını koruyamazlar. Devletler ya güçlü olacaklar veya zayıf kalıp diğer devletlerin yönetimi altında girmek mecbûriyetinde kalacaklardır.
Günümüzde; Emekli Büyükelçi ve Yazar İsmail Berduk Olgaçay’ın ‘Tasmalı Çekirge’ isimli kitabındaki anlatımı ile BÜDBÜKAT formülü geçerlidir.
BÜDBÜKAT, ‘Bir Ülkenin Diğer Bir Ülkenin Kontrolü Altında Tutulması’ ibâresindeki kelimelerin baş harflerinden oluşmuş bir formüldür.
Teknik konularda akademisyen unvanına sâhip bir emekli general olan Prof. Dr. Mustafa Oktay Alnıak, sosyal konular üzerinde çalışmalar yapan, topluma faydalı olmayı, bilgi ve inançlarımızın korunmasını kendisine gaye olarak belirleyen vatansever bir entelektüeldir. Vatanı sevmenin yeterli olmadığının şuuru ile bilgi ve tecrübelerini yeni nesillere aktarmayı görev bilmektedir. Sâde, samîmi, inandırıcı ifâdelerini çarpıcı örneklerle güçlendirerek kaleme aldığı görüşlerini, ‘Değerlerimiz ve Türkiye’ isimli kitapta topladı. Kitap, Yeniyüzyıl Yayınları tarafından okuyucunun istifâdesine sunuldu.
Yazarın ana hedefi; bu yazının giriş bölümünde belirlenen olumsuzluklara işâret etmek, güçlü bir devlet olunabilmesi için yapılması gerekenler konusunda insanlarımızı bilgilendirmektir.
Ana bölümlerden bâzılarının başlıkları şöyle: *Atatürk ve İlim, *İnsan Hakları, *Başarının Değerleri, *Türkiye İçin Bir Gelişim Projesi, *Enerji ve İleri Teknolojiler, *Ekonomi ve Özelleştirme Problemleri, *Bir Paşanın Kaleminden İnsan Hakları ve Medya, *Savunma Endüstrisi ve Teknolojik Gelişim Stratejileri, *Türkiye Hakkında Tekno-Politik Görüşler.
Oktay Hoca, Alnıak Paşa; askerî disiplin ile diplomasi nezâketinin ideal karışımını gerçekleştirerek kâmil insan-bilge kişi hüviyetine bürünüyor ve bu hüviyetin sağladığı üstünlüğü ustaca kullanıyor.
Kimseyi kırmadan, gücendirmeden Türkiye’nin ve dünyanın gerçeklerini ve gelecekte karşılaşılması muhtemel tehlikeleri dile getiriyor.
İstenmeden akıl vermek; akıl vereni de akıl verileni de küçük düşürücüdür. Akıl vereni küçük düşürür: Çünkü verdiği akıl beğenilmez ve uygulanmaz ise, âmiyâne tâbiri ile ‘hariçten gazel okumuş, dinleyici bulamamış veya ciddiye alınmamış’ kişi konumuna mahkûm olur. Akıl verileni küçük düşürür: Çünkü ‘Sen düşünememiştin, ben sana söyleyeyim de uygula’ şeklinde yorumlanabilir.
Kitapta küçük düşürücü unsurların zerresi yok. Okuyanlar sessizce; ‘Hoca doğru söylüyor’ veya ‘Paşa iyi düşünmüş’ Cümlelerini sıkça tekrarlamak durumunda kalıyorlar.
Yazar; belli ki yıllarını boşa harcamamış. İlmin katı prensipleriyle gerçekleştirdiği gözlemlerini, sanatkâr titizliği ve imbikten geçmiş bir nezâketle yazıya aktarmış. Alnıak Hoca-Paşa, ‘Türk milletinin bu coğrafyadaki hayatını sona erdirmek maksadıyla kurgulanmış olaylardan ders almak gerekir.’ Diyor. Son 100 yıl içindeki Sarıkamış, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı olaylarını ve bu olayların aktörleri olan ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan’ın yaptıklarını örnek olarak gösteriyor. Târihin tekerrür etmemesi için bu olayların gençlerimize anlatılması gerektiğine ve târih
şuurundan mahrum gençlerle bu vatanın korunamayacağına dikkat çekiyor. Irak’ın durumunu delil olarak gösteriyor.
Yazmak zahmetli iştir. Okumak ise zahmetsizdir. Türkiye’nin geleceğinin planlanmasında söz sâhibi olmayı aklından gönlünden geçirenler; ister seçilmiş, ister tâyin edilmiş kadrolarda bulunsunlar, kendilerine yol haritası olacak, ufuk açacak olan bu eseri mutlaka okumalıdır.