Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Öğrendim ki… 23

*Öğrendim ki… Kitap okumak, güçlü bir beyin jimnastiğidir. (Fettah Güventürk’ten)

*Unutulmamak için unutmamak gerekir. (Mehmet Kâmil Berse’den)

*Öğrendim ki… Düşünmek, taş taşımaktan daha zordur. Fakat elzemdir.

*Zengin olmak meziyet değildir. Düzgün bir karakter sâhibi olunmalıdır.

*Öğrendim ki… Kötümser olanlar, aklın ve mantığın dışında bir hakîkat olduğunu bilmeyenlerdir.

*Dostlar arasındaki ayrılıklar üzücüdür. Ancak çok uzun süreli berâberlikler de can sıkıcı olabilir.

*Öğrendim ki… Misâfir sevmeyen, hayırsız insandır.                                                                                          

*Bir münevver, yabancı dil bilmese de olur. Çok kitap okumasına da ihtiyaç yok. Yeter ki ana dilini hakîkaten bilsin. Kelimeleri şecereleriyle tanısın. Asıl olanları sahtelerinden, asil olanları âdîlerinden ayırsın… Kitaplığımızda her dilden Türkçeye lügatler bulunmalı. (Cemil Meriç’ten)

*Öğrendim ki… Hayat kaygısız olmaz.                                                                                                        

*Küfür, edenin sinirliliğini, kızgınlığını bir miktar azaltsa bile asla tercih edilecek bir yöntem değildir. 

 

BİLGİLİK:

Her sene (İSO) İstanbul Sanayi Odası Dergisi’nde 500 büyük firmanın faaliyetleri ile ilgili rakamlar yer almaktadır. Bu rakamlar tetkik edildiğinde, toplam olarak ciro ve kârın öz sermâyeye ve personel adedine oranlarında özel sektör rakamlarının kamuya nazaran daha yüksek olduğu görülmektedir.

500 büyük sanayi kuruluşunun %18’i kamuya, %82’si özel sektöre aittir. %18’i teşkil eden 90 firmanın zararı, %82’yi teşkil eden 410 firmanın kârının 2 katıdır. 

Bu rakamlara bakılarak varılan kesin hüküm şudur: Devlet işletmecilikten süratle çekilmelidir. Milyarlarca lira zarar eden bir işletmenin işsizliği önlemek için devam ettirilmesi sosyal gaye olarak düşünülmemelidir. Bu, milletin büyük kesiminden o işletmede çalışanlara kaynak aktarılması demektir.

Devlet mâliyesi bu ağır yükten kurtarılamadığı müddetçe enflasyonla mücâdelede netice almak imkânsızdır ve bu da geniş kitlenin aleyhine olmaktadır.

Zarar miktarının, okul, hastane, yol gibi hizmetlere aktarılması daha yaygın sosyal hizmettir.

KİT'ler zaman kaybedilmeden özelleştirilmeli ve halka açılmalıdır. Hâlen zarar edenler, Japonya'da yapıldığı gibi, cüzi peşinat ve uzun vâdeli ödeme esas alınarak özelleştirilmelidir. (O. Ç.)

Zarar eden tesisi eğer satın alacak teşebbüs sâhibi yoksa Karabük Demir Çelik İşletmeleri gibi, cüz’i ve sembolik bir bedelle çalışanlarına ve şehir halkına hisse senedi ile satılmalıdır. Hiçbir zaman İzmit Kâğıt Fabrikası gibi kapatılmamalıdır.

Milletin tasarrufa teşvik edilmesi ve küçük tasarrufların değerlendirilmesi şarttır. O.Ç