Mutluluk ormanında ormanın kuytusunda bir keçi ailesi yasamaktaymış. Derken günlerden bir gün keçi doğum yapmış O da ne keçi Sakin saymakla bitirememiş. Birkaç kez saydıktan sonra karısına seslenmiş,
- Kız Hayriye bu ne böyle tam yedi tane seni tebrik ederim demiş. Birlikte bebekleri büyütmüşler. Çocuklar biraz büyüyünce anne keçi Hayriye, yavrularını toplamış ve onlara uzun uzun zararları, zararlıları ve tehlikeleri açıklamış.
- Artık büyüyorsunuz evde yalnız kalabilirsiniz demiş ve ilave etmiş. Her ne olursa olsun evde bir büyük yoksa kapı çalınsa bile kapıdan uzak duracaksınız. Duymamış gibi yapacaksınız demiş.
- Hadi bugün bir alıştırma yapalım diye devam etmiş. Ben bugün ormandaki çarşıdan sizler için güzel kokan tüylerinizi pırıl pırıl yapan bir şampuan alayım demiş ve aynı şeyleri tekrar tekrar tembih etmiş ayrıca gelince de kapıyı çalmam kendi anahtarımla açıp girerim
demiş. Hain kurt Hıdırın dolaştığını duydum. Sizi yakalarsa hepinizi birden yer. Keçi kızlar kapıyı açmayız. Kapının yanına bile gitmeyiz demişler. Yavrular söz verdikleri için anne keçi Hayriye anahtarını alarak evden çıkmış. Bu esnada hain kurt Hıdır ağaca çıkmış etrafı gözetliyormuş. Anne keçi Hayriye’nin evden çıktığını görünce ağzı sulanmaya başlamış. Hızlı bir şekilde kuzuların evine gitmiş anne keçinin sesini taklit ederek;
-Ay! çocuklar ay! ay! bi şey almayı unutmuşum. Yavrular bir an tereddüt etseler de kapıyı açmazlar. Kurt bu duruma çok sinirlenir.
Bir koşu değirmene gidip ellerini un çuvalına batırır iki eli de beyaz olur. Eve gelip yine sesini inceltir.
- İnanmazsanız kapının altından ellerimi sokayım da bakın der dediğini yapar. Yavrular bembeyaz elleri görünce inanırlar. Kapıyı açarlar. Kurt Hıdır ağzından salyalar akarak tükürükler saçarak saldırır. Yavrular nereye nasıl kaçacaklarını bilemezler. Biri kapının arkasına, biri yatağın altına, biri çamaşır sepetine, biri şömineye, biri kilere, biri kitaplığın arkasına, yedinci de dolaplı saatin dolabına saklanır. Kurt Hıdır yavruların hepsini yemek istediğinden yavruları bütün bütün yutmuş kaç tane olduklarını bilmediğinden yedinci kuzuyu aramamış ve yememiş.
Kurt Hıdır davul gibi şişen karnıyla dere kenarına gitmiş. Gölgelik bir ağacın altına uzanmış ölü gibi uyumuş. Bu arada anne keçi Hayriye çarşıdan dönmüş. Kapıyı açık bulunca durumu anlamış.
-Yavrularım!. diye ağlamaya başlamış,
Bir taraftanda dikiş sepetinden en büyük makasını ve en kalın ipliği ve en büyük dikiş iğnesini almış. Dolaptan çıkan yavru annesine sarılarak ağlamış ve başlarına gelenleri tek tek anlatmış. Birlikte kurdu aramışlar. Bakmışlar horul horul uyuyor. Karnından yavruları teker teker çıkarmışlar. Hep beraber dereden çakıl taşı toplamışlar hain kurt Hıdırın karnına doldurmuşlar. Anne keçi en büyük iğne ve en kalın iple Kurt Hıdırın karnını dikmiş. Bu sırada kurt uyanır.
- Çok mu yedim hiç hazmedememişim sanki karnım taş dolu demiş dereye girmiş ama yüzememiş akıntı onu almış götürmüş.
Bir dahada Hain Kurt Hıdırı kimse görmemiş. Orman huzura kavuşmuş yavrular rahatça evlerinin önünde oynamışlar.
Bugünlük bu kadar...