Mutluluk ormanının güvenlik görevlisi Saint Bernard Cinsi köpek Uyanık orman çocuklarına masal anlatmak istediğini söylemiş. Kulaktan kulağa bu haber yayılmış ormanda yaşayan hayvanlar buna çok sevinmişler
Bütün orman çocukları Uyanık’ın söylediği gün ve saatte kapıya gidip kulübenin etrafında halka şeklinde oturarak beklemeye başlamışlar. Bay Uyanık kulübesinden çıkarak buzağı Nazlı’nın yanına oturdu. Bir varmış bir yokmuşla başladı ve çocuklar biliyor musunuz diye devam ederken size Panda Zehra ile Maymun Minik tanıtacağım. Bunlar çok samimi iki arkadaş bir gün araştırmacı gazetecilik oynayalım diye düşünmüşler ve mutluluk ormanında mutsuz kimse var mı diye merak etmişler ve dolaşmaya başlamışlar. Herkes hayatından memnun ve mutluymuş ama tam son eve geldikleri sırada bir ağlama sesi duymuşlar ve sesi takip etmişler ve sesin bir çadırdan geldiğini fark etmişler. Çadırdan şöyle sesler geliyormuş.
-Ah ah ah kara başım kör talihim. Başımıza gelmedik kalmadı evimiz gitti paramız bitti. Dostlar kayboldu biz böyle kaldık ortada. Koca öküz de gitti benim salak oğlan bir avuç nohutla eve döndü. Neymiş efendim bu nohutlar sihirliymiş.
Bunu duyan dışarıdaki acemi gazeteciler kendi kendilerine hadi evimize gidelim yarın gelir bakarız demişler. Çünkü o sırada kadın elindekileri bahçeye fırlatıp atmış.
Evlerine gidip yatmışlar mışıl mışıl uyuyup sabah aynı yere gittikleri zaman çadırı bulmakta zorluk çekmişler. Çünkü çadır yemyeşil bir korunun ortasında kalmış. Biraz dikkat ettikleri zaman korunun nohut ağaçlarından oluştuğunun farkına varmışlar. Kadın bu sefer de şöyle ağlıyormuş;
-Ah ah ah. Akara başım kör talihim para bitti ev gitti, inek gitti nohut geldi. Nohutu aldım bahçeye oğlan gitti gökyüzüne!
Panda Zehra ile Maymun minik birbirlerine bakmışlar. Panda Zehra demiş ki:
-Ben bu nohut ağacına tırmanamam sen maymunsun sen tırman.
Panda çadırın dışından seslenmiş:
-Yanınıza gelebilir miyim?
Kadın içeriden cevap vermiş;
-Ah ah ah kara başım kem talihim benim gibi bir kadının yanına geleceksin de ne yapacaksın.
Panda seslenmiş;
-Konuşuruz, derdimizi paylaşırız.
Onlar konuşurken Maymun Minşk nohut ağacına tırmanmış yükseklere gittiğinde bir bulut üzerine sıçrayarak bir yola çıkmış. Yürüyerek bu yolu takip etmiş. Yolun sonundaki kocaman konağa ulaşmış. Orada o sırada öyle güzel kokular yayılıyormuş ki konağın mutfağından gayri ihtiyari kendini konuyu takip ederek mutfağın tam ortasında bulmuş. Orada sevimli bir dev anası kocaman bir kepçe ile yeni pişirdiği yemeği karıştırmaktaymış.
-İnsanoğlu neden geldin buraya?
Maymun Minik;
-Buraya benden önce bir çocuk geldi mi?
Kadın;
-Benim dev kocam onu yakaladı ve kümese kapattı. İnsan yemeye de bayılır.
Maymun Minik;
-O benim kardeşim ben onu kurtarmaya geldim! demesiyle köşkün duvarları zangır zangır sallanmaya başlamış.
Dev anası;
-Eyvah kocam geliyor.
Maymun Minik'i alıp mutfak önlüğünün cebine koymuş.
Dev adam gelmiş;
-Buralarda insan kokusu var!
Dev anası;
-Yok canım ne insanı kapattığın insandır o.
Dev adam;
-Herhâlde sürpriz olsun diye sen onu pişirdin bugün bana.
Dev anası;
-Yok pişirmedim henüz, sen gelince sıcak olsun diye bekledim. Sıcak yemeğim var şimdi ondan koyayım sana çocuğu da akşama pişiririm.
Demir tepsiden olan yemek tabağına, yarım kuzu 4 tavuk beş balık bir tane de hindi koymuş. Başka bir tepsi tabağında da salata yapmış on tane de ekmek koymuş bir kova da su.
-Bütün yemek bu kadar mı ben bununla doymam ki?
Dev anası;
-Doymazsan bir de beni ye be adam.
Söylene söylene yemeğini yiyen dev adam yemekten sonra çuvaldaki altınlarını uyurken şıkırtısında uyumak için hanımdan istemiş. Dev anası altın paraları şıkırdatırken dev uyumuş. Maymun Minik de önlüğün cebinden bunları hem duyuyor hem de izliyormuş.
Dev adam uyuyunca önlüğün cebinden çıkıp dev anasına görünmeden taşıyabildiği kadar altınla geldiği yoldan geri dönme yoluna düşmüş. Bu arada kümesteki çocuğu da çıkarmış. Beraberce nohut ağacından eve inmişler.
Ertesi gün gitmiş altınlarını bozdurmuş. Aldığı parayla evine erzak ile yeni bir de ev yaptırmış. Artık fakirlikten kurtulmaya başlamışlar ama yine de çocuk tekrar yukarı çıkmak istiyormuş. Hemen hemen aynı seramoni tekrarlanıyor. Karısı devden ve devin isteklerinden bıktığı için çocuklara yardımcı oluyor. Yemek sonrası yine uyumak isteyen dev bu sefer kendi kendine çalan kemanı istiyor. Ve uyuyor kapıda bekleyen köpek ile kuzuyu görüyorlar. Önünde et olan kuzu ve ot olan köpeği gördükleri zaman önlerindeki yemekleri uygun olacak şekilde değiştiriyorlar. Kemanı alıp çıkarlarken Keman bağırmaya başlıyor;
-Efendim, efendim beni kaçırıyorlar!
Bu kadar gürültünün üzerine dev nihayet uyanır;
-Kapıcılar, geçirmeyin tutun onları!
Kuzu;
-Yemem gerekeni önüme koydular karnımı doyurdular ben onlara engel olmam.
Köpek;
-Onlar benim ne yediğimi biliyor.
Dev adam çocukların peşine düştüğü zaman buluttan nohut ağacına geçmek üzerelerdir. Onlar hızla aşağı indikleri zaman dev anca ağaca binmiştir.
Şemsi annesi Şemsiye'ye bağırır
-Baltayı getir baltayı!
Panda Zehra ile beraber nohut ağacını keserler. Dev adam ağaçtan düşer ve ölür. Onlar da Dev anası da bu huysuz adamdan kurtulduğu için sevinir. Aradan biraz daha zaman geçtikten sonra Şemsi saraya tekrar gider dev anasını bulur elini öper;
-Anacım sayende kocaman bir evim var seni götürmeye geldim bundan sonra bizimle yaşamanı istiyorum.
Dev anası da;
-Arada ziyaretinize gelirim siz de buraya gelirsiniz ben de sizi ağırlarım yalnız kalmamış oluruz.
Huysuz kocasından kurtulduğu için mutlu olan dev ana fakirlikten kurtulup zenginliğine zenginlik kattığı için sevinen oğlan ermiş muratlarına biz çıkalım kerevetine
Bu masalımızda burada biter.