Sevgili çocuklar, bugün anlatacağım masalı mutluluk ormanında yaşayan sevgili hayvan arkadaşlarınız ile birlikte onların size ikram yapacağı ormanın serin bir köşesinde dinleyeceksiniz. Dikkat şimdi bizi ormana götürecek olan balon geliyor. Hemen sıra olun ve bekleyin. Ormanın nöbetçisi bayan Tonton Ayı balona binmenize yardım edecek ve sizleri teker teker balona binmenize yardım edecek, en son kendi de binecek ve balon havalanacak. Balon pamuk tarlaları gibi bulutların arasından süzüle süzüle mutluluk ormanının yanındaki yemyeşil kocaman çayıra iner.
Bu arada onları ellerinde çiçekten kolyeler tutan bir kısmı da renkli balonlar taşıyan hayvan dostları karşılar. Ormandaki arkadaşları gelen misafirlerinin boynuna birer çiçek kolye takarlar ayrıca herkese birer balon hediye ederler. Daha sonra ormanı gündüz nöbetçisi bayan karga Parmak bütün çocukları ormanın derinliklerindeki şelalenin yanına götürür. Orası o kadar serindir ki ve öyle güzel süslenmiş ki şu anda gözlerinizi kapatın şırıl şırıl akan bir şelale yanında hamakta sallanıyormuşçasına elinizde soğuk bir içecek ile suyun sesini dinlemek zaten sizi mutlu etmeye yeter. Bunu burada bırakıyoruz ve masalımıza geçiyoruz.
Bir varmış bir yokmuş köyün birinde bir Ali Baba yaşarmış. Ali Baba'nın en çok sevdiği ve uğraştığı şeylerin başında hayvanlar geliyormuş. Üç yaşına gelen hayvan dostunu çiftlikten ayırır, onun hastalanıp yaşlandığını görmek istemezmiş. Hayvan dostları ile konuşa konuşa vedalaşırmış. Derken Ali Baba'nın için çiftlikteki hayvanlardan eşek, kuzu, horoz, köpeek maymun sincap aralarında konuşup bir karara varmışlar.
-Bizlerin 3 yaşına gelmemize az zaman kaldı o bizimle vedalaşmadan geceden çiftliği terk edelim diye karar vermişler.
Hepsi odalarına gidince kendilerine yolda yetecek kadar hazırlık yapmışlar. Eşek kendisi ve kuzu için birer torba taze ot, maymun bir hevenk muz, sincap fındık fıstık alırken köpek de kemik almış.
Sabah gün ışıyınca çiftlikten ayrılırlar. Giderler, giderler, giderler bir ormanın yanına gelip biraz dinlenirler ama yorgunlukları geçmez orada gecelemeyi düşünürler. Adı Kara olan eşek Badem adlı sincaba:
-Ufaklık sen ağacının tepesine çıkıp etrafa bak bir ışık ya da biir ormancı barakası görürsün belki.
Badem ağaca tırmanır ve seslenir:
-Biraz ileride ışık yanan bir baraka var!
Hep beraber mümkün olduğunca yavaş ve sessizce ışığın göründüğü yere gitmişler. Camı hafiif aralık olan barakanın gelen sesi bir soygundan bahsetmekte imiş. Biraz dikkat edinnce bunun kendi çiftlikleri olduğunu fark etmişler.
-Buna engel olmamız lazım! Ama önce bi görelim demişler.
En alta eşek kara, karanın üzerinde Kuzu Pamuk, kuzunun üzerinde Köpek Sami, köpeğin üzerinde horooz Buluş, en yukarıda da sincap Badem çıkmış. Hepsi içerideki hırsızlara bakmışlar. Kara'nın hadi demesiyle hep bir ağızdan bağırmaya başlamışlar.
-Aİ-ai!
-Me-me!
-Hav-hav!
-Kukuri-ku!
-Çıs-çıs!
Hırsızlar eyvah basıldık diye feryat etmişler kapıya koşmuşlar, kapıdan ilk çıkan eşek karanın çiftlerine maruz kalmışlar. Dışarı çıkanları birer birer dövüp hepsini sıkıca bağlayıp karakolda polislere teslim etmişler. Sabah çiftlik sahibi Ali baba dolaşmaya çıkınca olmayan Kara'yı Badem'i Sami'yi Pamuk'u ve Buluş'u aramış aramış bulamamış ve karakola gitmiş. Polislere:
-Hayvanlarım kayboldu lütfen onları bulun! diyince Polisler de
-Onlar buradalar! demişler.
Çiftçi Ali baba onları görünce:
-Sizler ne yaptınız? Çiftliğe soygun yapacak olan hırsız tilki Güvenilmez ile arkadaşı Tilki Alkaç'ı yakalamışsınız anlatın bakalım
Kendilerinin üç yaşına yakın olduklarını ve çiftlikten göndermemek için kendilerinin ayrıldıklarını anlattılar. Bunun üzerine Alli Baba yeni bir karar aldı. Üç yaşına gelen ya da geçen hiçbir hayvanın çiftlikten ayrılmasına izin vermeyeceğini açıkladı. Masal da mutlu son ile bitmiş oldu. Mutlu sonla bitti demesinin ardından hayvan dostlarından müthişş bir alkış koptu. Sonrsında mutluluk ormanındaki dostlar gelen misafir arkadaşlara ikramlarda bulunmuşlar, misafirleri götürecek olan balon gelinceye kadar durup el sallamışlar.