Hepimizin bildiği gibi,
böyle bir atalar sözümüz var.
Yani, iyilik yaptığın yerden,
kötülük görürsün demek.
Tarihte, demek ki bu teori bir çok kez doğrulanmış ki, atalarımız iyilik yapanları uyarmak ihtiyacı hissetmişler.
Peki, her iyilikten kötülük doğar mı?
Hem doğar, hem de doğmaz.
Kişilerin inancına, yapısına, tecrübesine,
o an ki durumun özelliğine vb. ne göre değişiklik gösterir.
Gerçekte, iyilikten maraz değil,
güzellik doğması gerekmez mi?
Elbette öyle olması gerekir.
İyilik eden:
- Öncelikle Allah rızası için iyilik ederse,
- Karşılık beklemezse,
- Kaşık ile verdiğini kepçe ile almaya kalkmazsa,
- Aşağılama, horlama ve rencide etmezse.
Muhtemeldir ki, iyilikten asla kötülük doğmaz.
Hele hele, yaptığı yardımın asıl sahibinin kim olduğu idrak edilir ve emanetçi olduğunun bilincinde olunursa eğer:
Marazlık bir tarafa, iyilikler ve güzellikler, her iki taraftan katlanarak büyür.
İyilik eden:
- Malı kendinin zannederse,
- İyilik yaptığı kişinin kendisine kul olmasını beklerse,
- Yaptığı iyilikten karşılık bekleyerek, sürekli başa kakarsa,
- İyilik edileni, maddi - manevi baskı altında tutarsa,
- Sürekli "benim şemsiyeyi vermeseydim, yağmurda halin nice olurdu?
Diye başa kalkılırsa, eh "sabır da bir yere kadardır" diyen yardım alandan, muhtemelen maraz da beklenmelidir her halde.
Demek ki, tarihte, iyilikler çoğu zaman başa kakılmış ki, Atalar sözümüz kendisine kuvvetli bir yer bulmuş.
Yardım eden:
- Fakirin kendisinde hakkı olduğunu,
- Kendisinin sadece aracı olduğunu,
- Mülkün Allah'ın olduğunu,
- Muhtaç olana sevgi ve saygı duyulması,
Gerektiğinin idraki içinde olursa eğer;
İYİLİKTEN ASLA MARAZ DOĞMAYACAK,
İYİLİKTEN KATIYLA İYİLİK DOĞACAKTIR.
Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yüce'sine emanet olalım.