Yaşar RAVANOĞLU AKDAŞ

Kralın Asası

Bu masal yetişkinlere ait, küçükler de okuyabilir.

Masallar diyarındaki adsız ülkelerden birinde kral ile kraliçe refah içerisinde bir hayat sürmektedir. Kraliçe süsüne püsüne giyimine çok düşkündür. Sarayda çok tantanalı bir hayat sürmektedir. Kral ile bir gün yemekten sonra sarayın balkonuna çıkıp krallıklarındaki topraklara ve evlere bakarlar. Kral bir şey fark eder ve kraliçeye sorar.

-Kraliçem çocuklar neden dışarıda oynamıyor? Neden bu soğuk havada halkımın bacasından duman çıkmıyor?

Kraliçe suskunluk içinde

-bilmiyorum, der.

Bunun üzerine kral vezirini çağırır-

-Üzerimizi değişip halkın arasına karışalım, hastalık salgını mı var? Gelirler mi az? Halkım neden ortada görünmüyor? der.

Çıkarlar, dolaşırlar saraya dönerken kral şöyle der.

-Çocuklardan hastalar var anak bir salgın yok çok şükür. Tarlalarda ürün var ama az halkıma yetmiyor. Gelirleri azaldığı için insanlarımın neşesi yok, der.

Vezir ve kraliçe ile bir toplantı yaparlar. Aldıkları kararlardan kraliçe hiç memnun olmaz çünkü sarayın gelirinin azaltılması tasarrufa gidilmesi ve bu tasarruftan artan paraların halka dağıtılması konusunda karar alırlar.

Bir iki sene geçer, sarayın duvarları dökülmektedir. Isınma sistemi sabah akşama iner fakat kraliçenin keyfi kaçmıştır. Kral her şeye rağmen mutludur. Yine sarayın balkonuna çıktıkları bir bahar gününde sokakta oynayan çocuklar, bacalardan çıkan dumanlar kralı çok mutlu etmiştir. Kraliçesine der ki;

-Bir kral halkını düşünmek zorundadır, onlar mutluysa ben huzurluyum. Çünkü görevimi yapmış olarak görürüm onlar mutsuzsa görevimi yapamıyorum demektir. Eskisi kadar değilse bile daha dikkatli bir şekilde sarayın ihtiyaçlarına cevap verebiliriz. 

Kraliçe pek anlamasa da 

-Peki kralım, der.

Hükümdar asasının ne olduğunu bilen yerde görse dönüp bakmaz. Masalımız bugün de bu kadar.