Oğuz Çetinoğlu: Dînî bir tâbir olarak fıtrat kelimesinin mânâsını lütfeder misiniz?
Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır: Fıtratın sözlük anlamı uzunlamasına yarmaktır. Bu, varlıkların oluşumunu sağlayan bölünme kanununu akla getirir. âyetlere göre bu kanunun hem göklerin ve yerin yaratılışında hem de insanın yaratılışında geçerlidir. Allah Teâlâ şöyle demiştir:
‘Kâfirlerin görmeleri gerekmez mi, gökler ve yer bütün hâlinde iken patlattık ve her canlı şeyi sudan yarattık, hâlâ inanmayacaklar mı?’ (Enbiya 21/30)
‘Âd’a soydaşları Hûd’u gönderdik. Dedi ki; ‘Ey halkım! Allah’a kul olun; sizin başka ilahınız yoktur. Siz sâdece (din) uyduruyorsunuz. Ey halkım! Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum. Benim ödülümü, beni yaratan verecektir. Hiç aklınızı kullanmaz mısınız?’ (Hûd 11/50-51)
Son âyette yaratma anlamı verilen kelime fıtrat kökünden fataradır.
Çetinoğlu: Günlük hayatımızda hangi mânâda kullanılıyor?
Prof. Bayındır: Fıtrat, varlıkları oluşturan yaratılış, değişim, gelişim ilke ve kanunları, şeklinde târif edilebilir. İnsanların, hayvanların, bitkilerin, yerin, göğün hâsılı her şeyin yapısı ve işleyişi fıtrata göredir. Fıtrat kanunları ve o kanunlarla oluşan varlıklardan her biri, birer âyettir. Bu sebeple varlıklar âlemine kâinat kitabı demek uygun olur. Her insan, bu kitabın âyetlerini okur ve kendi kabiliyeti oranında ondan bilgiler alır. Araştırma ve gözlemlerini derinleştirenler daha derin bilgilere, keşiflere ve icatlara ulaşırlar. Cihanşümul değerler, ilim ve felsefe böyle oluşur. Kitaplar, bu bilgileri saklamak, eğitim ve öğretim de onu, yeni nesillere aktarmak içindir.
Çetinoğlu: ‘Din, fıtrat kanunlarının toplamıdır’ deniliyor…
Prof. Bayındır: Allah Teâlâ şöyle demiştir: ‘Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına çevir. O, insanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte sağlam din bu dindir. Ama insanların çoğu bunu bilmezler.’ (Rum 30/30)
Allah’ın yarattığı kitapla indirdiği kitap arasındaki bütünlük kavranırsa doğru dinin, insanları hurâfelere değil, tartışmasız doğrulara çağırdığı anlaşılır. Allah’ın kitabı, temel başvuru kitabı hâline gelir ve bilimsel çalışmalar hayallerin ötesinde bir sıçrama yapar.
Allah, ilk Nebîsi olan Âdem’e yaratılmış âyetleri öğrettiği gibi son Nebîsi Muhammed aleyhisselama indirdiği ilk âyetlerde de yaratılmış âyetlere dikkat çekmiştir:
‘Rabbinin adıyla (varlıkları) oku , yaratan O’dur! O, insanı birbirine bağımlı olarak yaratmıştır. Oku! Rabbin sonsuz ikram sâhibidir O, kalemle öğretmişti insana, bilmediklerini öğretmiştir.’ (Alâk 96/1-5)
Çetinoğlu: ‘Alâk’ kelimesini açıklar mısınız?
Prof. Bayındır: İkinci âyette geçen alâk, hem insanın ilk yapısı olan embriyoyu hem de sosyal bir varlık olduğunu gösterir. Alâk, ilgi ve alâka diye de tercüme edilebilir. İnsanın yaşaması çok sayıda insanın mal ve hizmet üretmesine bağlıdır. Bir koyunu, suyu ve otu bulunan bir yere koyarsanız bütün ömrünü orada geçirebilir. Ama insan bu şekilde yaşayamaz. Bu sebeple Allah Teâlâ yaptığı ilk vahiyde son Nebîsine: ‘Tabiatı oku, çevreni oku’ demiştir.
Varlıklar, Allah’ın yarattığı âyetler olduğuna göre bilim adamları onları, ibâdet aşkıyla okumalı, onlardan öğrenilen bilgiler ile Kur’ân’daki ilgili âyetleri bulmalı ve ileri ufuklara ulaşmalıdır. O zaman bütün varlıklar gibi insanoğlu da Yaratıcıya boyun eğecek ve yalnız ona kul olmanın mutluluğunu yaşayacaktır. Kendi uzmanlık alanı ile ilgili bilgilere ulaşanlar, Allah’a daha saygılı olurlar. Allah Teâlâ şöyle demiştir:
‘Allah’tan korkanlar, sâdece bilgi (ilim) sâhibi onu bilen kullarıdır.’ (Fatır 35/28)
Öğretmeni Allah Teala olan Âdem aleyhisselam İblis tarafından aldatıldığına göre bilim adamları herkesten daha çok dikkat etmeli ve duygusallaşmamalıdırlar.
Çetinoğlu: Hocam, insanları dine dâvet ederken nelere dikkat edilmeli?
Prof. Bayındır: Din, fıtrat olduğundan insanları dine çağırırken tezkîrde bulunmak gerekir. Tezkîr, karşı tarafın zihnindeki zikir ile Kur’ân arasındaki ilişkiyi göstermek yâni Allah’ın kitabını Onun diliyle okumaktır. Allah bu görevi her Müslümana yüklemiş ve şöyle buyurmuştur:
“Allah, kendilerine kitap verilenlerden kesin söz aldığında ‘Bu Kitabı insanlara açık açık anlatacaksınız, asla gizlemeyeceksiniz!’ dedi. Verdikleri sözü göz ardı ettiler ve karşılığında geçici bir bedel aldılar. Aldıkları o şey, ne kötüdür!” (Al-i İmrân 3/187)
Çetinoğlu: Gizleyenler hakkında bir hüküm var mı?
Prof. Bayındır: İndirilmiş âyetleri gizleyenlerle ilgili tehdit çok ağırdır. Allah Teâlâ şöyle demiştir:
‘Bu kitapta açıkça ortaya koyduğumuz halde indirdiğimiz açıklayıcı âyetleri ve ana âyetleri gizleyenleri Allah dışlar, dışlayacak durumda olan kimseler de dışlarlar. Tevbe eden (hatâsından tam olarak dönen), kendini düzelten ve gizlediklerini açıklayanlar başka; onların tevbesini kabul ederim. Tevbeleri kabul eden ve iyiliği bol olan Benim.’ (Bakara 2/159-160)
Çetinoğlu: Çok teşekkür ederim Hocam, Allah (cc) râzı olsun.
Prof. Dr. ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
1951’de Erzurum’un Tortum ilçesinde doğdu. 1976’da Atatürk Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesini bitirdi. Temmuz 1976’dan 1997’ye kadar İstanbul Müftülüğünde müftü yardımcısı ve uzman olarak çalıştı. Bu süre içinde Fetva Kurulu Başkanlığını ve Şer’iye Sicilleri Arşivi yöneticiliğini yaptı. 1983-1993 yılları arasında İslamî İlimler Araştırma Vakfının ilmî toplantılarını düzenledi. ‘Şer’iyye Sicilleri Işığında Osmanlılarda Muhakeme Usulleri’ isimli teziyle 1984’te İslam Hukuku dalında İlahiyat Doktoru; İslam İktisadıyla ilgili çalışmalarıyla da 1987’de Kelam ve İslam Hukuku dalında Doçent oldu. 1993’te Süleymaniye Vakfı’nı kurdu. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi oldu. 2003 yılında ise İslam Hukuku Profesörü oldu. Temel İslâm Bilimleri adı altında İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanlığını yürüttü.
1993’te Süleymaniye Vakfı’nı kurdu. Arapça, Fransızca ve İngilizce bilen Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, evli ve dört çocuk babasıdır. 2018 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ndeki öğretim üyeliğinden emekli oldu. Halihazırda Süleymaniye Vakfı Genel Başkanlığını yürütmektedir.
Eserleri: *Kur'an Işığında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar *Bedir Savaşı ve Kader *Kur’ân’da Beşer ve İnsan. *Para Piyasası ve Mal Piyasası. *İslam İktisadı. *Faizcilerin Davranış Tarzı,.K*ur’ân ve Sünnet’te Faiz. *Allah’ın Koyduğu Sınırların Aşılması ve Oruç Örneği. *Mirasta Haleflik Dede Yetimliği. *Kur’ân’ı Değersizleştirme Çalışmaları. *Namazlarda Okunan Dua ve Zikirler. *Ruh, Allah’tan Gelen Bilgi ve Bilgiyi Değerlendirme Yeteneği. *Kitabı Tahrif. *Nuh Tufanı İle İlgili Değerlendirmemiz.