Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Avrupa Komisyonunun Çok Saçma Kararı

Avrupa Parlamentosu (AP), Mersin ilimiz sınırları içindeki Akkuyu Nükleer Enerji Santralı (NES) inşaatının durdurulması gerektiğine dâir çok saçma karar almış. Gereği yapılmaz ise, Avrupa Birliği (AB), Türkiye ile alakalı olarak devam eden müzâkereleri askıya alınmalıymış…

Karar, en az iki sebepten dolayı saçmadır: 1-Akkuyu NES projesi, 1970’li yıllardan beri Türkiye’nin gündemindedir. Kararı alanların aklı bu güne kadar neredeydi? 2-Sinop’ta da NES kurulmaktadır. Orası için herhangi bir karar yoktur.

Neden?

Türkiye, Sinop NES için imkânlarını kullansın, tam işletmeye açılacağı sırada üretime geçilmesini yasaklayalım böylece daha büyük ölçüde zarara batıralım’ diye mi?

Akkuyu NES’i Rusya, Sinop NES’i ise Fransa-Japonya ortaklığı tarafından inşa ediliyor. Akkuyu inşaatında bir Avrupa ülkesinin ortaklığı yok diye mi karara dâhil edilmiyor?

Akkuyu deprem bölgesinde imiş… İnşaatın 9 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak yapıldığını AP üyeleri bilmiyorlar mı?

İçerisinde bulunduğumuz zaman diliminde, dünyadaki en tehlikeli ve her an bir faciaya sebebiyet verecek santralin, Ermenistan’daki Metsamor NES’i olduğunu duymadılar mı?

Japonya’da, 2011 yılında Fukuşima NES’inde meydana gelen patlamadan sonra, NES inşaatlarında güvenlik standartlarının en üst seviyeye çıkarıldığını, bu standartlara riayet edilip edilmediğini kontrol eden milletlerarası bir teşkilat bulunduğunu öğrenemediler mi? O teşkilat vazifesini yapmıyor mu, yapmıyorsa niçin harekete geçirmiyorlar?

Soruları çoğaltmak mümkün. Fakat hiçbirine mâkul ve mantıklı cevap vermeleri mümkün değil.

* * *

Enerji; bir ülkenin sanayisini geliştirmek, iktisâdî kalkınmayı sağlamak için vücuttaki kan gibi lüzumludur.

Son bir-iki yıl içerisinde dünyamın hemen bütün ülkelerinde enerji yetersizliği problemi kalmamıştır. Bunun iki sebebi vardır: 1-Daha az enerji sarfiyatı ile çalışan makineler ve cihazlar geliştirilmiştir. 2-Yenilenebilir / alternatif enerji kaynakları devreye alınmıştır.

Dünya nüfusu hızla artıyor. Enerji sıkıntısı, dünyanın gündeminden tamâmen çıkmış değildir. Yenilenebilir enerji kaynakları olan rüzgâr ve güneşten istikrarlı olarak faydalanmak mümkün olmuyor. Kömürle çalışan termik santrallerin hava kirliliğine, akarsu ile çalışan hidroelektrik santrallerin de tabiatın tahribine sebebiyet verdiği için karşı çıkanlar, sokaklara meydanlara dökülüyor. Rüzgâr enerjisi için kullanılan pervânelerin gürültü yaptığı ve kuşların bölgeden uzaklaşmasına sebebiyet verdiğnii iddia ederek ‘istemezük’ diyenler var.

Doğal gaz ve petrol hem pahalıdır hem de rezervler azalmaktadır. Günün birinde bitecektir. En ucuz, en istikrarlı enerji için NES tercihe şâyan görülmektedir. Ülkemiz NES için gerekli hammaddeler olan uranyum, toryum ve su itibâriyle dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alacak kadar zengindir. Üstelik atom enerjisi, sâdece enerji üretimi için değil, savunma sanayinin de mühim bir unsurudur. Bütün dünyanın atom enerjisine yöneldiği zaman diliminde, Türkiye’nin buna uzak kalması düşünülemez.

Dünyada aktif haldeki NES sayısı 441’dir. Ülkelere göre dağılımı şöyledir:

ABD: 104, (%20) Fransa: 58, (% 77) Japonya: 42, (%23) Rusya: 34, (%18) Çin: 24, (%31) Güney Kore: 24, (%28) Hindistan: 21, (%9) Kanada: 19, (%16) İngiltere: 19, (%18) Ukrayna: 15, (%44) İsveç: 10, (%43) Almanya: 9, (% 16) İspanya: 7, (%20) Belçika: 7, (%53) Çek Cumhuriyeti: 6, (%37) Tayvan: 6, (%18) İsviçre: 5, (%36) Finlandiya: 4, (%33) Macaristan: 4, (%15) Slovakya: 4, (%52) Pakistan: 3, (%4) Arjantin: 3, (%3) Brezilya: 2, (%3) Bulgaristan: 2, (%31) Meksika: 2, (%14) Romanya: 2, (%20) Ermenistan: 1, (%30) İran: 1, (%2) Hollanda: 1, (%3) Slovenya: 1, (%23) Birleşik Arap Emirlikleri: 1 (%21)

(2017 yılı itibariyle inşa hâlindeki NES’lerin sayısı 75’dir.

Parantez içerisindeki rakamlar, ülkenin toplam elektrik ihtiyacının yüzde kaçının NES üretimi ile karşılandığını göstermektedir.

Dünya genelinde, üretilen elektrik enerjisinin %10,9’u NES’lerden elde edilmektedir.

Kaynak. Milletlerarası Atom Enerjisi Ajansı’nın 15 Kasım 2015 târihli raporu.

* * *

19. yüzyılda sanayi reformu kömürün kullanılması ile başladı. Osmanlı Devleti, içerisinde bulunduğu şartlar sebebiyle bu reformla ilgilenemedi. 20. Yüzyılda petrol reformu oldu. Osmanlı’nın çöküş, Cumhuriyetimizin kuruluş dönemiydi, ayak uyduramadık.

21. yüzyıl atom reformu çağıdır. Mutlaka bu reformla hemhâl olmalıyız. Bilinmeli ki candan aziz vatanımızın, aziz ve necip milletimizin hayat hakkı buna bağlıdır.

* * *

DÜŞÜNENLER İÇİN:

Değerli okuyucularım!

Ciddî bir konuda, kimilerine ağır gelebilecek bir yazı okudunuz. Dinlenmek isteyenler için bir fıkra:

Çiftlikte, sabah ezanı okuyan bir horoz varmış. Günün birinde çiftlik sâhibi:

-Yarın sabahtan itibâren ezan okumayacaksın, okursan seni keserim!

Demiş. Horoz ezan okumaktan vazgeçmiş. Bir müddet sonra çiftlik sâhibi yeni bir emir vermiş:

-Yarın sabahtan itibâren tavuk gibi gıdaklayarak dolaşacaksın. Aksi takdirde seni keserim!

Horoz bu emri de ‘Peki efendim’ diyerek kabullenmiş ve tenhalarda çalışıp, tavuk gibi gıdaklamayı öğrendikten sonra çiftlikte utana-sıkıla dolaşarak emri yerine getirmiş.

Bunun üzerine çiftlik sâhibi yeni emrini tebliğ etmiş:

-Önümüzdeki Pazartesi gününden itibâren itibâren her gün bir yumurta yumurtlayacaksın. Bu emrimi yerine getirmezsen seni keseceğim.

Horoz hiçbir şey söylemeden tenha bir köşeye çekilmiş ve ‘Keşke ezan okumadığım için kesilmeyi kabul etseydim. Şerefli bir ölüm olurdu’ diye pişmanlıklar duyarak ağlamış.

Kıssadan hisse: Despotlar karşısında mum gibi duranlar, günün birinde yakılmayı kabul etmiş olurlar.