İZMİT; Roma ve Bizans dönemlerinde, en önemli dört şehir’den biridir. Şehrin tepesindeki güçlü kalesiyle de ele geçirilmesi güç bir yerleşim yeriydi. Osmanlı’lar, Bursa ve İznik gibi İzmit’i de kan dökmeden ele geçirmek istiyorlardı. Bursa’nın fethinden hemen sonra, Orhan gazi tüm ileri gelenleri, komutanlarını toplayarak ve onlara hitaben “Beylerim, karındaşlarım, lalalarım, şu andan tezi yok hedefimiz İznikmiddir” der. Osmanlı’lar, o zamanlarda İzmit’e İznikmid derlerdi. Daha sonraları İzmid denildi ve nihayet günümüzde de İzmit olarak söylenmeye devam etmektedir. Orhan Gazi’nin hitap ettiği beylerim, gazilerim dediği komutanların bir kısmı Ertuğrul Gazi’den beri mücadele eden beylerdi, gazilerdi. Orhan Gazi için de, Türkler için de bu durum çok büyük bir şanstı. Orhan Gazi’nin bu çok sevdiği ve görev verdiği komutanlar – beyler kimlerdi ve hangi görevler verilmişti?
İZMİT’İN FETHİNDE EMEĞİ GEÇEN KAHRAMAN BÜYÜKLERİMİZ ŞUNLARDIR:
AKÇAKOCA(Kocaali): Şimdiki Adapazarı – Beş Köprü civarındaki bir tepede ilk otağını kurdu. Buradan Kaynarca, Araman, Karasu, Akçakoca, Kocaali ve Kandıra yörelerini Osmanlı topraklarına kattı. Kandıra – Babadağı tepesine otağını taşıdı ve oradan İzmit’i kontrolünde tuttu.
İLYAS BEY: Akçakoca’nın oğludur, Gebze, Darıca, Eskihisar ve Mollafenari’yi Türk yurdu yapmıştır. SAMSA ÇAVUŞ: Ertuğrul Gazi’nin ve Osmangazi’nin silah arkadaşıdır. Sakarya nehri civarını kontrolünde tutmuş, Mudurnu, Mekece’yi Osmanlı topraklarına katmıştır. Bizans hududunu ve İznik’i gözlemekle görevlidir.
ABDURRAHMAN GAZİ: Pendik Samandıra ve Kartal’ı arkadaşı Akçakoca’nın da yardımlarıyla Osmanlı topraklarına katmıştır.
KÖSE MİHAL: Osmangazi ve Orhan Gazinin güvendiği bir komutan olup, birçok savaşta beraber olmuşlardır. Bilecik sınırları içinde İnhisar ve Gölpazarı onun kontrolündedir.
KONUR ALP: Geyve- Yenişehir muhitini kontrolünde tutmaktadır.
AYKUT ALP ve KARACAALİ: İzmit- İznik arasındaki bölgeleri, özellikle stratejik önemi olan Yalakdere yolu güvenliğini sağlamakla vazifeli olan beylerdir.
KARAMÜRSEL ALP ve TİMURTAŞ: Bu iki büyük kahraman tecrübeli denizciler olup, Gemlik, Armutlu, Yalova ve Karamürsel’e kadar olan kıyı bölgeleri fethetmekte kalmadılar aynı zamanda Marmara denizini kontrolünde tutarak, Bizans’ın İzmit’le ilişkisini kestiler.
ŞEHZADE SÜLEYMAN(Süleyman Paşa): Babası Orhan Gazi ile birlikte hareket etmiş, İzmit alındıktan sonra da bu şehrin ilk sorumlusu olmuştur. Daha sonra da bu kahraman insan 1339’da Gelibolu’da Çimpi Kalesi’ni alarak, ilk defa Türklerin Avrupa’ya geçişini sağlamıştır.
İşte; yukarıda bahsedildiği gibi İzmit’in her yanı Türklerle sarılmış ve Osmanlı topraklarına dâhil edilmiş olduğunu görüyoruz.
Artık sıra İzmit’in fethindedir.
Orhan Gazi Yukarıda ismini ve görevlerini saydığım komutanlarıyla İzmit önünde buluşur. Artık, tüm kuvvetler Orhan Bey’in emrindedir.
Bu arada, Yalakdere, İznik yolu üzerinde valide köprü civarındaki Koyulhisar kalesini koruyan Kalo Yuannis, Aykut Alp ve Karaali beyler tarafından tesirsiz hale getirilmiş ve Hisar Osmanlı’ları eline geçmiştir. Bizans’ın İzmit yöneticisi durumunda olan Prenses MARİKA bu olaya çok üzülür, moralmen de çöker. Çünkü orada öldürülen abisidir. Hemen adamlarını Orhan Gazi’ye göndererek; kaleyi, dolayısı ile İzmit’i tesllim şartlarını görüşmek ister. MARİKA adamlarına o günkü Türkçe ile şöyle hitap ettiğini tarihçiler yazar. “Ben bu Türk ile çıkışamazın zira bizden ölürse zayiidir, yabana gider. Eğer onlardan ölürse bizimle kan düşmanı olurlar. Ebedi üzerimden Türk gitmese gerektur. Çaresi kal ’ayı amanla virmektür.” Sultan Orhan’ın da zaten istediği ve beklediği bir sonuçtu bu. Teslim şartları hemen görüşüldü. Rumlardan isteyen can ve mal güvenlikleri sağlanarak İstanbul’a gidecek, gitmek istemeyenler de İzmit’te kalmaya devam edecektir. Kaleden çıkan Rumların yerine hemen Osmanlı askerleri girdi ve böylece de İzmit 1337 yılında Müslüman Türklerin eline resmen geçmiş oldu. İzmit Kalesinin komutanlığını ve bölgenin sorumluluğunu
Orhan Gazi, oğlu Süleyman Paşa’ya bırakarak kendisi de gönül rahatlığıyla başkent Bursa’ya döndü. İzmit’in fethine kadar, Osmanlı padişahlarına BEY veya GAZİ denirdi. İlk defa bu fetihten sonra Osmanlı liderleri SULTAN olarak anılmaya başladı. Bu unvan da ilk olarak Orhan Gazi’ye nasip oldu ve SULTAN ORHAN olarak tarihteki yerini aldı.
Bu arada, Osmanlılar ilk gümüş paralarını, sikkelerini de kullanarak tam bağımsızlıklarını da böylece tüm Dünya’ya ilan etmiş oldular.