İstanbul Platformu’nun Ocak 2023’de Kozyatağı Byhotel’deki ilk toplantısının konusu “Müslümanlar Demokrasiyi Niçin İstemeli?” olarak belirlenmişti. Konuyu bizzat kendisi seçen konuşmacı ise akademisyen, bürokrat ve siyasetçi, bir dönem Başbakanlık Müsteşarı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Milli Eğitim Bakanlıkları görevlerinde bulunan Ömer Dinçer (Karaman 1956) idi. İşletme Yönetimi, Kamu Yönetimi Adabı, Türkiye’de değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?, Siyasetnameyi Yeniden Okumak, Bilirken Susmak Bilmezken Konuşmak, Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Örgüt Geliştirme, İslam Ekonomisinin Temel Meseleleri adında yayınlanmış çalışmaları bulunan Prof. Dr. Ömer Dinçer, benim aziz kardeşim MTTB Genel Başkanlarından merhum Burhanettin Kayhan’ın da yakın dostu idi. Kendisinden çok sevgi ile bahsederdi. Ben ise ismen tanıdığım Ömer Dinçer’i ilk defa Başbakan Müsteşarı iken TRT Genel Müdürlüğüne aday olduğumda tanıdım. Başbakanlıktaki ziyaretimde beni değil de TRT’yi ve rahmetli Şenol Demiröz’ü tanımak için sorular sormuştu. Yıllar sonra bu toplantıda birlikte olduk.
TEMEL YÖNETİM İLKELERİ; AKIL, BİLGİ VE AHLAK
Mevcut siyasi atmosfer içinde aykırı ama doğru hususlara işaret eden Ömer Dinçer; Müslümanların hanedanlığa Selçuklu, Osmanlı, Abbasi de diğer iktidarlara örnek olduğu için sıcak baktığını söyledi. Ömer Dinçer Temel Yönetim İlkelerini şöyle sıraladı; akıl, bilgi ve ahlakla yoğrulmuş siyaset, devletin dini adalet, yönetimin dini emanet, atamanın şartı ehliyet, usül meşveret, davranışın özü doğruluk ve merhamet, maruf ve münkire vaziyet, Müslüman toplumlar için tevhit, doğru iş yapmak için de akıl şart.
Ancak Müslümanlar iktidara gelince bunları yapabiliyor mu, doğrusu bilimsel bir araştırmaya konu olabilecek kadar ehemmiyetli.
Ömer Dinçer dedi ki “Emaneti ehline vermezse adalet olmaz. Ancak İslam alimleri maalesef bunlardan sadece “lidere sadakat farzdır” demişlerdir. Bu sadakat kültürü de çoğu ülkede adaletli bir yönetim kurmakta zorlanmıştır, kuramamıştır. Biat edilen kişinin sözü hep geçerli olmuştur. Neticede otoriterlik öne çıkmıştır.
Akademisyen unvanını kullanmayan Ömer Dinçer, temel yönetim ilkeleri sıralamasına şöyle devam etti;
1) Bireyin özgürlüğü, gelenekte ise (askeri, ulema, tüccar vs) sınıf vardır.
2) Hukukilik (Hukukun üstünlüğü ve hukuka bağlılık)
3) Ahlakilik. Şura (kurumsal istişare)
GELENEKLER DİN VE ADALET DEĞİLDİR
Gerçekten insanların özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve fikir alışverişi olmadan verilen kararlar yönetimi sıkıntıya sokabiliyor ve sokuyor. Daha da önemli olan gelenekler ve bu zaman zaman adalet ve zaman zaman da din olarak anlatılıyor. Bu konuda anlatılanlar daha sonra Sayın Ömer Dinçer’e sorduğum “Avrupa’da futbol da bir din gibi algılanıyor. Ancak batılılar hologanları disipline etti. Osmanlı yönetiminde tarikat ve cemaatlare siyaset ve ticaret yasağı vardı ve bu bir nevi denetimdi. Ancak günümüzde İslam coğrafyasındaki cemaat ve tarikatlar hala müritleri nezdinde bir din biçiminde algılanıyor. Nasıl denetlenebilir ve disipline edilir?” konuya da cevaptı. Gerçekten geleneklerin din ile hiçbir alakası yok. Bu açıdan ve özellikle İslam Coğrafyasında ve bölgemizde bu husus daha ehemmiyet kazanıyor. İyi irdelemek gerekir.
Gelenek şöyle;
1) Devlet hükümdarın, kralın, padişahın vs otoritesinden ibarettir ve onun gücüdür.
2) Hükümdarın, kralın, padişahın rakibi yok. Düşmanı vardır.
3) Kuvvetler ayrılığı yoktur.
4) Halk üzerindeki yetkileri sınırlayan ve denetleyen harici bir güç mevcut değildir.
5)Tanrı kendi vicdanı ile baş başadır.
6) İktidarların devam endişesi.
Ömer Dinçer buna bir de örnek verdi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammet Bin Selman ülkenin zenginlerini, maruf kişi ve kuruluş temsilcilerini Riyat’da çok yıldızlı bir otelde kapıları kapayarak toplayarak ve biat istedi. Sadakatı kabul edenler kurtuldu, biatı reddedenler cezalandırıldı. Günümüzdeki gelenek uygulamasına gerçekten önemli bir örnekti. Hanedan geleneği batıda da mevcuttur. Ancak adalet bir erdemdir.
ÇAĞDAŞ DEVLET, DEMOKRASİ VE ŞURA
Ömer Dinçer’in anlattıkları akademik bir ölçü içinde, bilimsel bir çalışmaydı. Buna göre; Modern yönetici devletinden, devlet yöneticisine gelince;
-Çağdaş devlet eşittir örgütlü egemenlik demektir. Hukuk önemli ve en üstündür. Tüzel kişilik ve bürokratik yapı demokrasi ve halkın onayı, insan hak ve özgürlüklerine dayalı, vatandaşlık ve iyi yönetimdir.
-Demokratik tecrübenin farklılıkları; insanın hak ve özgürlükleri, sivil güç, yönetimin geçiciliği, muhalefet iktidara rakip güç, geri çağrılma çabaları.
Ömer Dinçer Almanya’dan bir de misal ile görüşlerini takviye etti; Bavyera eyaletinde halkın oylarıyla yönetime gelen belediye başkanı karısını öğretmen olarak atayınca, aynı halk bu defa seçtiği başkanı adaletsiz olduğu ve hukuksuz uygulamadan dolayı görevden aldı.
Şura;
-İktidar güce, güç meşruiyete dayanır.
-Gelenek; Şura geleneksel katılım şeklidir.
-Şurasız iktidar saltanattır.
-Şuradan verasete; güç tanrısaldı ve paylaşılamaz.
-Verasetten şura meclislerine;
Modern: Yasama Organı
Katılım: Güç paylaştıkça artar.
Demokrasi düşüncesi; yapısal ve demokrasi, insan hak ve özgürlüklerine dayalı katılmadır.
Demokrasi;
1)İdeolojik (yapısal) demokrasi
2)Fonksiyonel(faydalı) demokrasi
3)Katılımcı demokrasi seçimden ibaret değildir. Birey, toplum, devlet vardır.
4)Güç paylaşıldıkça artar (Yönetim aktörleri)
5)İdari ademi merkeziyet
Bizim mücadelemiz ise hak ve batıl mücadelesidir. Çünkü insan eşrefi mahlukat diyor ve öyle anlıyoruz.
HANGİ DEVLET DAHA MÜSLÜMAN?
Üç kıtaya hükmeden Osmanlı Cihan Devleti’nde kamu görevlisi yani memur sayısı 4050 kişiydi. Bugün Türkiye’deki memur sayısı 4 milyon 834 bin 208 kişi! Nüfus ise 85 milyon.
Özetle; toplumun haklarına sahip çıkmak haktır. Bu da demokrasiyle mümkündür.
Peki hangi devlet daha Müslüman?
-Hukuk ve ahlakla çerçevelenmiş (itikat, ibadet, muamelat, ukubat)
-Mekasıd’ış Şerai
-Hukuk ve idare
-Beşeri ve sosyal haklar, temel hak ve özgürlükler
-Uluslararası ilişkiler
Dünyanın % 46’sı özgür değil. 68 ülkenin özgürlük ve demokrasi karnesi kötüye gidiyor. Toplam 24 ilke ve 60 amaç sıralamasıyla dünyada en Müslüman ahlakına uyan ülkesi Yeni Zelanda çıkıyor. Bunu Kuzey İskandinav ülkeleri (Finlandiya, İsveç, Norveç, Danimarka vs) takip etmiştir.
PLATFORMLAR ARTARAK SÜRMELİ
Toplantıdaki notlarıma bakıyorum çok önemli hususlar anlatılmış, tartışılmaya ve öğrenilmeye değer konular konuşulmuş. Freedom House Raporuna (2021) göre; Türkiye 195 ülke içinde temel hak ve özgürlükler’de 146. hukukun üstünlüğü konusunda 126 ülke içinde 109., basın özgürlükleri konusunda 180 ülke içinde 149., insan hakları konusunda 195 ülke içinde 144.
Adalet eski Bakanlarından İsmail Müftüoğlu’nun yönetimindeki İstanbul Platformunun toplantısında aldığım notlar bunlar. Esasında her bir madde daha da açıklanabilecek kadar dopdolu. Arka planları zengin. Neden başta ilahiyat fakültesindeki felsefe dersleri kaldırıldı bu öğretilerden sonra insan daha da iyi algılamaya başlıyor. İnsanlar, toplum ve yönetimler sorgulanmasın diye mi? 1950-60’lı yıllarda liselerimizde ve özellikle analitik düşünceyi öne çıkaran Nurettin Topçu’nun yazdığı felsefe, sosyoloji ve mantık kitapları okutulurdu. Daha sonra tümüyle her şey değiştirildi. Bugün üniversitelerimiz bile mezun veren mektepler haline getirildi. Gençler üniversite diplomalı ama hem mesleksiz ve hem de işsiz. Toplantının soru-cevap faslı da uzun sürdü. Çünkü herkesin kafası karışık ve bir şeyler söylemek, anlamak ve algılamak istiyor. Konuşmacı Ömer Dinçer bir ara Birlik ve Ensar Vakıflarından da ayrıldığını hatırlatmak ihtiyacını hissetti. Nitekim çay faslında bile öyle oldu, soru-cevap, tartışma, muhabbet devam etti.
İstanbul Platformu’nun Byhotel’deki Şubat 2023 konuşmacısı ise toplantıda hemen yanımda oturan ekonomi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Rizeli Prof. Dr. Emin Gürses oldu. Bakalım cezaevi hatıralarından da bahsedecek mi?