İnsanı insan yapan düşünceleridir. Bilgeler düşüncelerini yönetmede ustadırlar. Her düşüncemiz geleceğimizi şekillendirir. Düşüncelerinizi araştırıp farkındalığımızı, bilincimizi geliştirmeliyiz. Bu yüksek bilinçle zihninizi pozitif düşüncelerle doldurmalıyız ki Tanrı’nın bize en büyük hediyesi olan sınırsız potansiyelimizi sonuna kadar kullanabilelim. Bu süreçte kendimizin efendisi olabilelim.
Kendimizin efendisi olabilmemiz için iç özgürlüğümüzü kazanmak zorundayız. "Kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir. Bir insanın özgür olup olmadığını anlamak için mevkiine bakma. Zira iş tersinedir. Makam yükseldikçe kölelik artar.” sözleri Epiktetos’a aittir.
Düşündükleri şeyler bilgenin efendisi olamaz. Bilge düşündüklerinin efendisi olur. Onun düşündükleri şeyler mutlu ve sağlıklıdır. Bu tür bir efendilik çok özel ve anormal bir şey değildir. Bu türde efendilik yalnızca bazı düşünceleri denetim altına alabilme yeteneğinin gelişimidir. Mutlu insan, çoğunlukla mutlu düşünceler taşıyan kişidir.
Beynimiz, nasıl düşündüğünüzü büyük ölçüde belirler. Her bilinç durumu için ona karşılık düşen bir fizyoloji durumu vardır. Düşmanca düşünceler, kişinin ruh durumuna, yüz ifadesine, davranışlarına ve fiziksel olarak kendini nasıl hissettiğine yansır. O zaman kaşları çatılır, kişi sabırsızlanır, insanlarla ilişkileri zorlaşır, midesinde asit salgılanır, kanında adrenalin artar ve sonuçta peptik ülser ve yüksek tansiyona yakalanabilir (Deepak Chopra, Sağlığı Yaratma, 1990, s.111- 112).
Düşüncelerine yön verme gücüne ulaşan kişi aklının efendisi olduğunu idrak eder. Bu durum insanın elde edebileceği en büyük başarılardan biridir. Onun için aydınlanma dönemi düşünürlerinden Immanuel Kant, ''Sapere Aude!'' yani aklını kendin kullanma cesaretini göster, bilmeye cesaret et diyor.
* Deepak Chopra, Sağlığı Yaratma, İstanbul, 1990, s.112.
* Zülfikar Özkan, Beynin Mutluluğa Ayarlanması, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2021.