Uykusuz gecelerimden birini daha yaşadım. Yat kalk, yat kalk. Kalkınca gece yarısı evin soğuğu hoşuma gitmedi, tekrar yattım. Yatarak oyalanayım diyorum. Uyuyamayınca da yatak batıyor. Koyun kuzu saymaca herhalde bir masaldan ibaret. İnek de saysam bana hiç etkisi yok. Uykusuz kalınca düşüncelere daldım. Düşüncelerim birinci torunuma kaydı.
Benim büyük torunum ile muhabbetim oldukça farklıydı. O zamanlar sağlıklıydım ve 43 yaşında anneanne olmuştum. Bende olduğu zamanlar parka ya da Avm'ye giderdik. Bilhassa kapalı havalarda Avm'yi tercih ederdik. Oradaki çocuk oyuncakları bölümündeki tramvay ve vatmanı Alvin torunumun çok ilgisini çekerdi. Alvinden sonra atlı karıncayı tercih ederdi. Alışveriş merkezini geçtiğimiz zaman ona evde söylediklerimi hatırlatırdım. Bir tek şey isteme hakkın var ona da paramız yeterse. Yetmezse şimdi değil ama en yakın zamanda onu sana alırım. "Söz verince" dediğimde ikimiz de aynı anda 'tutulur' diye tamamlardık.
(Reklam gibi oldu ama internette karikatür bakarken en güzeli buydu.)
Avm'de önce onun isteklerine bakardık. Kitap sever, oyuncak seçerdi, karışmazdım. Ona da kasada hesap ödeyene kadar seçtiklerinin içinden bir tanesini bırakmasını isterdim. Ben alışverişimi tamamladıktan sonra kasaya gelince o seçimini yapmış olurdu. Sonra bu fikrimi kendimce geliştirdim. Dışarıda dolaşırken çocukların gözü mutlaka bir şeylere kayar. Ben de dışarıda oldu bittiye gelip, bir şey almak istemem. Evde onun boyunun yetişebileceği yükseklikteki büfenin üzerine beyaz bir masa örtüsü serdim. Tabaklar içinde onun sevdiği ama iyi markalardan kek, kurabiye, çikolata, sakız, üzüm, kayısı, fındık, fıstık, elma, muz, lolipopları süslü bir şekilde koyardım. Ona da gel sana açık büfe hazırladım derdim. Ona her şey serbest derdim. Eline bir tepsi boş bir tabak verirdim. İstediğinden al istediğin kadar al sokakta bir şey istemek yok. Bir şey istersen bana anneannecim açık büfe yapar mısın demen yeterli demiştim. Sonra ben ona masal anlatırdım o da seçtiklerini yerdi. Akşam annesi ile evine giden torunum annesine yarın bana açık büfe hazırla demiş. Annesi de peki dedikten sonra gece 11 de bana telefon açıp 'Anne yine neler uydurdun nedir bu açık büfe?' diye sordu. Şimdi torunum 24 yaşında. Zaman nasıl da akıp, gidiyor.