Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Gazeteci - Yazar

Dünya Dönüyor Biz Neresindeyiz?

Toplumu siyasi tartışmaların odağına koyarak yapıyorlar siyasilerimiz münakaşalarını. Öncelik mevcut gücü, makamı, imkânı, unvanı, fırsatı muhafaza etmek, sahiplenmek ve otoriteye zarar getirmemek. Ayrıca lider deyince de otoriter anlayış hep öne çıkıyor, liderin söyledikleri adeta yanlış da olsa kutsanıyor. Kavgasız, sataşmasız, müzakeresiz günümüz geçmiyor. Oysa “nerede kalmıştık?”

FARKLILIKLARDAN ARINIP SADELEŞMEK

Hayat pahalılığı, enflasyon, zamlar, ekonomik zorluklar, fiyat artışları, işsizlik, mesleksizlik, halsizlik, düşüncesizlik gibi sorunlara çözüm aranması gerekirken “aynı problemler bütün dünyada mevcut” diyerek mazeret aramak sıkıntıları katlayarak büyütüyor.

Nobel Ödüllü, mikrokredi ve Grameenbank’ın öncüsü Bengaldeşli akademisyen Prof. Dr. Muhammet Yunus bakın ne diyor;

-Koronavirüsten evlerimizde saklanabiliriz. Ancak kötüleşen küresel sorunlara çözüm üretemezsek, öfkeli doğadan ve öfkeli kitlelerden saklanacak hiçbir yerimiz olmaz!”

Gerçekten bütün dünyada kapitalizmin ve küreselleşmenin yol açtığı onlarca sorun mevcut. Mutlu bir toplum öngören plan ve programlar her geçen gün azalıyor. Ciddi bir değişim hissettiriyor sorunlar. Bütün insanların mutluluğunu sağlayacak şekilde, yeni bir paradigmaya ihtiyaç duyuluyor. Bazı ekonomist akademisyenlere göre, soruna çözüm mutluluk; hoşgörü ve merhamet yaklaşımını kapsayan “Hepitalizm”dir. Gösterişin, kibrin, şımarıklığın, haylazlığın kol gezdiği günümüzde hayatın sadeliğini ihtiyaç var. Hepitalist bir dünyanın oluşturulabilmesi için Türkiye’de koşuşturan İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül’e göre “farklılıklarımızdan arınıp sadeleşerek, farklılığın birlikteliğini sağlayabilir, yeni bir kalkınma paradigmasına doğru insanlık odaklı bir dünya kurabiliriz.”

Burada hemen aklıma Albert Einstein’in “İnsan, bizim “evren” olarak adlandırdığımız bütünün zaman ve mekanla sınırlı bir parçasıdır. Görevimiz, tüm canlıları ve tüm doğayı güzelliğiyle kucaklamak için şefkat çemberini genişleterek kendimizi bu hapishaneden kurtarmak olmaktır” biçiminde söyledikleri geldi.

BYHOTEL’DE İSTANBUL PLATFORMU

Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu’nun başkanlığını yaptığı İstanbul Platformu’nun senelerden beri gerçekleştirdiği toplantıları artık Boğaziçindeki Çengelköy Yakamoz ve Beylerbeyi Delfino Cafe’de değil de Kozyatağı By Hotel’de devam edecek. İlk toplantısında da Prof. Dr. Mehmet Akif Okur konuk oldu.

Genç Hocayı dergilerdeki yazılarından tanıyordum ve ismen hiç yabancı değildi. Boğaziçi Üniversitesinden mezun. Sosyal bilimler ve uluslararası ilişkiler eğitimi aldı. Gazi Üniversitesi’nde akademik çalışmalar yaptı. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi. Sosyal ve beşerî ilimler, uluslararası ilişkiler, Ortadoğu, Uzakdoğu, Türk ve İslam Coğrafyası, ABD, uluslararası politik ekonomi, tarihsel jeopolitik uzmanlık alanı içinde.

By Hotel’deki sohbetini keyifle izledim. Söylediklerini anladığım kadarıyla not aldım. Dünyadaki siyasi ve ekonomik gelişmeleri anlattı. Dünyayı dev üç bölgeye ayırdı ekonomik ve siyasi ağırlığı itibariyle. Birincisi Kuzey Amerika (ABD, Kanada ve Meksika), ikincisi batı Avrupa (Avrupa Birliği ülkeleri), üçüncüsü de Uzakdoğu Asya (Çin, Japonya, Güney Kore ve Hindistan). Bu üçünün birbiriyle mücadelesinden, yakınlaşmasından veya uzaklaşmasından örnekler verdi.

Buna göre; ABD Almanya’nın askeri yatırımları durdurarak ekonomiye öncelik vermesinden çok ciddi rahatsızlık duyuyor. ABD, Rusya’ya da Ukrayna işgali nedeniyle İngiltere gibi ekonomik ambargo uygulamamasından endişelerini belirtiyor. Dolayısıyla ABD Almanya’nın doğusundan güneye doğru Polonya, Estonya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan çizgisinde askeri varlığını artırıyor. Polonya aşırı biçimde silahlanıyor. Öte yandan da Amerika’da seçim sathı mailine giriliyor, gerilim de bir hayli yüksek. Eski başkan Donald Trump yine devrede. İddialar birbirini kovalıyor.

DÜNYAYA HAKİM OLMA MÜCADELESİ

Dünyada dikkat çeken bir başka dev ise Rusya. Vladimir Putin Rusya’ya, Beyaz Rusya ve Ukrayna’yı da etkileyerek, tümünün Rus olduğunu iddia ediyor. Eski Sovyet topraklarını sahipleniyor ve komünist rejim altında yıllarca kalan ülkelerle iletişimi güçlendirmek istiyor. Böyle bir hukuku kendine görüyor, görebiliyor!

Çin ise özellikle Kazaklara yakınlaşarak onların Çin menşeinden geldiklerini ileri sürüyor, İslam dinini seçenler için de kendilerine göre ve Çin’e uygun bir Müslümanlık uygulaması yapıyor. Çin ayrıca ABD şirketlerini satın almaya başladı. Amerika da bir tedbir olarak bazı şirketlerin satılmasını uygun görmüyor, karşı çıkıyor, senato tedbir alıyor. Prof. Dr. Okur’a göre; Bazı kişiler de devletler gibi etkili ve milliyetçilik buralarda da gündemde. Saroz bunlardan biri. ABD milliyetçisi gibi çalışıyor. ABD sermayesi ise fabrikalarını daha ucuz işgücü ve mekân olarak düşündüğü üçüncü sınıf ülkelere taşımayı sürdürüyor. Gel gelelim ABD, teknolojisini kesinlikle Çin’e satmak istemiyor. Dolayısıyla hem Çin ve hem Rusya ekonomik ablukaya alınmak isteniyor. Çin’in kuzeyinden ve Rusya’nın içinden geçerek Avrupa’ya ulaşacak ticaret yoluna ABD ayrıca tepki gösteriyor. Türkistan’dan başlayıp, Türk Cumhuriyetlerinden geçerek, Türkiye ve Balkanlardan batıya ulaşacak ipek yolu önemli alternatif. Çünkü deniz yolu da çok pahalı ve uzak.

DÜNYA DOĞU TÜRKİSTAN MEZALİMİNİ GÖREMİYOR MU?

Prof. Dr. Mehmet Akif Okur’a göre kaos ülkeleri zora sokar. Bunu da en iyi ABD biliyor. Dünyada kırılma ise ırkçılığın yeniden gündeme gelerek etkili olması. Nitekim İtalya’da Mussoloni’nin görüşlerini savunan parti iktidara gelerek hükümeti kurdu. Kara gömlekliler her geçen gün kuvvetleniyor ve gösteri yapıyorlar. Fransa’da ırkçılar lider değiştirdi. Avrupa Birliği böylece ulusal devletleri yavaş yavaş tasfiye ediyor.

Dünyanın dikkat çeken bir bölgesi de Türk Dünyası. Karabağ Zaferi Türk Cumhuriyetlerinde moralleri yükseltti, birliğin faydalarını ve neticelerini görerek motive oldu. Kasım ayı içindeki Semerkant toplantısı bu moralle yapıldı. KKTC gözlemci sıfatıyla Macaristan gibi artık bu toplantılara resmen davet edilebilecek. Dolayısıyla dengeleri görmek ve hesapları iyi yapmak gerekiyor. Yaşamak için kendimize has bir programımız olması icap ediyor. Hatırlanmalı ki Rusya Ukrayna’yı işgal edip dünyayı bu konuyla meşgul ederken Çin de Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine mezalimini artırıyor.

ABD, DEMİREL’E 500 MİLYON DOLAR TEKLİF EDİYOR

Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, ABD arşivlerindeki bir belgeyi de açıkladı. Buna göre, 1980 yılında Merhum Süleyman Demirel Başbakan iken ABD İran’ı işgal etmek istiyor. Bunun için Türkiye sınırına sığınak yapmak üzere Ankara’ya 500 milyon dolar teklif ediyor. Ancak Süleyman Demirel bu öneriyi reddediyor. Doğrusu böyle gizli, örtülü, görülmeyen belki de onlarca arşivlerde bilgi ve belgeler vardır.

Dolayısıyla günümüzde yaşanan süreç önce globalleşme, sonra küreselleşme, ardından milli devlet, ortak değerler, çatışmalar derken yaşamak ve ayakta kalmak için çağımızla örtüşen yeni projeler üretmek, yeni kadrolara yatırım yapmak icap ediyor onca tecrübeleri yaşadıktan sonra.