İç huzurunu bulan kimsenin yanında çok kişi de huzur bulur. Huzur; hazır olma, şimdi ve burada olma, rahat olma anlamına geliyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bir tüketim toplumunda yaşadığımız şu günlerde iç huzuru bulmak çok önemlidir. İç huzuru korumak insanların ortak bir amacıdır.
İç huzur deyince aklımıza korku, endişe, stresten uzak, zihinsel ve duygusal bir sakinlik hali geliyor. İç huzuru olan kimsenin mutluluk ve özgürlük duygusu artmış oluyor. Bizlerin huzurunu bozacak en büyük nedenlerden birisi geçmişte yaşamak geliyor.
Geçmişte hepimiz iyi ya da kötü şeyler yaşamış olabiliriz. Eğer durmadan geçmişi tekrar tekrar düşünüyorsak, aklımız bugünkü yaşamak arzusundan tamamen uzaklaşır.
İnsanın kendini anlamlı görme, iyi ve mutlu hissetme ihtiyacı gün geçtikçe artıyor.
Yaptıklarımızdan vicdan azabı duyuyorsak, bu bizlerin iyi birer insan olduğunu gösterir. Geçmişte kötü şeyler yapmış olmamız, bizleri kötü bir insan yapmaz. Önemli olan geçmişte yaşadığımız hatalarımızdan ders çıkarıp iyi bir insan olarak yola devam etmektir. Durmadan geçmişe gidersek, geçmişte yaşarsak hayatımız O noktada takılı kalır ve hiçbir şekilde ilerleyemeyiz.
Mutlu veya mutsuz olmanız küçük bir şeye bağlıdır: Düşünce şeklimize. ” diyor Marcus Aurelius. İç huzurumuzu sağlamak için kendimizle barışık olarak pozitif düşünmemiz gerekir. Bu nedenle kendimizi sevelim, kendimizle barışık olalım, kendimizi suçlamayalım. İç huzurun yolu, kendimizi kabul edip kendimizi sevmekten geçiyor.
Yunus Emre” Yaradanı hoş gör yaradandan ötürü” sözleriyle kişinin, huzur bulan insanı'ı Kâmil seviyesine ulaşmasına vurgu yapmıştır.
Vicdanımız rahatsa kimin ne dediğinin önemi yok, huzur gelir bizi bulur. Bunun için de sürekli gelişme içinde olmamız gerekiyor. Don Miguel Ruiz ne güzel ifade ediyor:” Hayatınızdaki canlılık, üretkenlik, sevecenlik Tanrının size “hey seni seviyorum” demesidir.
Her insan huzur verir. Kimileri gelince, kimileri gidince...
İç huzurunuz daim, sevenleriniz bol olsun.