Dünyada insanların önemli bir kesimini, yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yoksulluğun giderilmesi bütün ülkelerin el ele vererek, çözmek zorunda oldukları sorunların başında yer alıyor. Toplumlarda insanlar, tüketimi artıran harcamalardan kaçınmada, savurganlığı önlemede, kilit bir işlev yüklenirler. Bu yüzden bütün ülkeler, toplumun bütün kesimlerinden hem üreticiler, hem tüketiciler olarak, üretimi artırmaları ve ekonomiye katkıda bulunmaları isterler.
*
Tarihinin her döneminde, üretim güçsüzlüğünün üstesinden, tüketen ellerle değil, üreten ellerle gelindiği görülür. İnsanların üretime katılmalarının, çevreye zarar veren tüketimden kaçınmalarının özendirilmesi, her yüzyılda olduğu gibi, yeni yüzyılda da bütün yönetimlerin, ana sorunu olmaya devam ediyor. Bunun için dünyanın bütün okullarında, genç kuşaklarının üretici yeteneklerinin, geliştirilmesi yolunda önemli çalışmalar yapılıyor.
*
Genç insanların içlerinde taşıdıkları, üretici güçlerinin ortaya çıkarılmasında, okullarla birlikte çarşılar büyük yer tutarlar. Ağırlık noktasında camiyle okul yanında, çarşı olan Medine, Türk ve İslam dünyasındaki, bütün şehirlerin ana örneği olur. İnsanların üreten eller olmalarında camiler değer, okullar bilgi, çarşılar iş kazandırır. Değerlerini bilgilerine, bilgilerini işlerine yansıtanlar, üreten el olmanın öncülüğünü yaparlar, toplumların üretici güçlerini büyütürler.
*
Üreten ellerin örnek alınan başarısı, insanların yaşamalarını kolaylaştırmanın verdiği üretme coşkusundan kaynaklanır. Geçmiş yüzyıllarda kısa aralıklar olsa da örnekleri verilen, bütün insanların özlemini duyduğu, barış içinde birlikte yaşama rüyası, yararlı üretimde birbirleriyle yarışan insanlarla gerçekleşir. Onların yorulma bilmez çalışmalarıyla, George Orwell’in, Aldous Huxley’in Yirminci yüzyıl distopyaları, Yirmi birinci yüzyılı ütopyalarına dönüşür.
*
Uzakların yakın olduğu dünyada, üreten eller olmayı öğrenmenin yeri, yaşı ve zamanı önemini yitiriyor. Dünyanın her ülkesinde yararlı üretim sevdalıları, bütün ülkelerden yararsız üretimden kaçınanları yanlarında buluyorlar. Dünyanın her yanında, hiçbir karşılık beklemeden, birikimlerini paylaşan, paylaştıkça güçlenen kuruluşların sayıları hızla artıyor. Onlar paylaşılmayan birikimlerin, zamanla güncellikleriyle birlikte, etkilerini yitireceklerini biliyorlar.
*
Doğu’dan Batı’ya bütün ülkelerde insanların, ekonomik yapının güçlenmesine yaptıkları katkılarını değerlendirirken,ne kadar üreten, ne kadar tüketen eller olduklarına bakılır. Dünya tarihinin her döneminde, üreten toplumların tüketen toplumlardan çok daha güçlü oldukları görülür. Erişilmeyecek bilgilerin, ulaşılmayacak çarşıların olmadığı dünyada, bilgilerin nerede kazanıldığına, üretimlerin nerede yapıldığına değil, üretilenlerin değerine önem verilir.
*
Yerel dilleri küresel dillere dönüştürmesini bilenler, her dönemde aranan ürünler üretirler.
*
Üreten ellerin tüketen ellerden üstünlükleri, hayatı kolaylaştırmalarından kaynaklanır.
*
Dünya okullarında öğrenilen bilgiler, dünya çarşılarında ürünlere dönüşürler.