Doğum ne zaman? diye sorulur bebek dünyaya gelmeden. Doğduktan sonra çoğalan "N" lerle büyümeye devam ederiz. Hepimizin sorular karşısında çaresiz kaldığı zamanlar olmuştur. Acaba insan her soruya olumlu cevap verdiği zaman mutlu mu? Yaşadığımız süre içinde her şey bizi çalışmaya yönlendiriyor. Peki ama çalış çalış nereye kadar! İnsan hayatında emeklilik yani; eskisi gibi çalışamıyorsun biraz da dinlenme dönemi yaşa diye başkalarının karar verdiği bir dönem var yani artık eskisi gibi çalışamıyorsun sen atılsın deniliyor. Her dem
Çalışan işkolik bir insanın bomboş kalmasından daha çileli ne olabilir.
Çalış çabala ömür su gibi aksın bitsin. Zengin olmuşsun başarılı olmuşsun, bu uğurda bir ömür harcamışsın kazandığın parayı harcayacak enerjin kalmış mı? Doktor reçetesinin dışında kalanları yiyebilecek sağlığın var mı? Her yaşın ayrı bir güzelliği var masalına aklınla ruhunla inanabiliyor musun? Yoksa ömür dediğimiz koca bir masal mı? Yalan dünya demişler adına, her şey yalan ise sen nasıl gerçek olabilirsin? O da yalan bu da yalan var biraz da sen oyalan misali ömrümüzü hiçbir şeye çok kaptırmadan her şeyi deneyerek dozunda yaparak sağlıklı olarak mutlu olmaya çalışarak şükür içinde yaşamalı "n" li sorulara kendimizi çok kaptırmamalıyız.
Ruhumuzla beynimizi barış içinde tutmaya çalışmalıyız. Kanımca insanı en çok yıpratan şeylerin içinde hatta başında iç sesi ile aklının çatışması gelir. Yine bana göre insanın iç sesini aklının terazisinden geçirerek karar vermesi ve tevekkül içinde kendini akışa bırakması lazımdır. (Yazı tamamen şahsi fikirlerimdir kimseyi bağlamaz)