Tatar Moğol ilişkileri hakkındaki bilgilerin yanlış olduğu, antropoloji uzmanlarının incelemeleri sonunda anlaşılmıştır. Moğollar, Türklerden tamamen ayrı bir ırktır. Ancak Türkleşen Moğollar ile Moğollaşan Türklerden söz edilebilir. Tatarların, Türkleşen Moğollar olduğu görüşü de doğru değildir. Önce, Cengiz Han Moğol değildi, Türk’tü. Diğer taraftan; Türkleşen Moğollar kavramı, 1256-1266 yılları arasında Altın Orda Devleti tahtında oturan Berke Han’ın ve halkının İslâmiyet’le şereflenmesinden sonra kullanılır olmuştur. Bu târihten önce de, yukarıda belirtildiği gibi Tatar olarak anılan topluluklar vardı.
Giray Hanların, Cengiz Han soyundan geldiği bilinmekte ise de, Cengiz Han’ın babasından önce de Tatar olarak anılan insanlar vardı. Hatta Ziya Gökalp, M.Ö. 174 yılında ölen Mete Han döneminde de Tatar adlı bir Türk topluluğunun bulunduğunu yazıyor. Ancak Gökalp; Kırım ve Kazan Türklerinin, o dönemlerde yaşayan Tatarlardan ayrı bir soya mensup olduklarını sözlerine ekliyor.
Cengiz Han orduları Kırım’a girdiklerinde, Türklerle karşılaştı. Yarımada’da, beşinci yüzyılda Hunların gelişi ile birlikte Türk varlığı oluşmaya başlamıştı. Oluşum; Göktürler, Hazarlar, Peçenekler ve Kıpçaklar ile Selçukluların gelişi ile devam etti.
Ruslar, 15. yüzyıldan itibâren istilâ ettikleri Türk topraklarında yaşayan bütün Müslümanları Tatar olarak anmışlardır. Araplar ise Tatar kelimesini, Hülâgü Han’ın Bağdat’ı yakıp yıkmış olması sebebiyle tahkir etme-aşağılama amacı ile kullanmışlardır.
Memluklar da; büyük düşmanları olan İlhanlıları, Tatar olarak anarlardı. Timur için de aynı isimlendirme söz konusu idi. Memluklar, kendilerine iltica eden Tatarlara, cihangir bir topluluğun mensubu olarak kabul ettikleri için itibar gösterirler, önemli makamlarda görevlendirirlerdi. Memluk sultanları, kendileri ve oğulları için Tatar kızlarını eş olarak tercihen seçmekteydiler.
Tatar olarak anılan Türkler, Anadolu’ya Osmanlı’dan önce geldiler. Osmanlılar ile ilk ilişkileri, Yıldırım Beyazıd Han döneminde orduda görev almaları ile başladı. Osmanlı Devleti’ne sadakatle hizmet ettiler. Yıldırım Beyazıd ile Emir Timur arasındaki Ankara Savaşı’nda Tatar Türklerin Emir Timur tarafına geçmesinden söz edilir. Araştırmacılar, geçişin genelleştirilemeyeceğini, münferit geçişlerin savaşın sonucuna etki etmeyeceğini yazıyorlar.
Kırım Türkleri, çok iyi at binerler ve hızlı at sürerlerdi. Osmanlı yönetimi bunlardan, posta işlerinde yararlandı. Saray ile vilâyetler arasındaki mektupları, at üzerinde Kırım Türkleri götürüp getirdiler. Posta görevlilerinin sayısı artınca, başlarına Tatar Ağası denilen bir üst düzey memur tâyin edildi. Osmanlı’da Tatar denilince dâima posta görevlisi anlaşılmıştır.