Bu yılın Ramazanı kemale erdi. Allah’a şükür bayrama girdik. Ramazan’ın bizden onbir ay süresince ayrılması, ister istemez bir burukluk yaşatıyor. Yeniden bu zamanı yaşamanın hasretine nasıl katlanırım diye içerleniyorsunuz.
Ramazan’dan ayrılmak anne rahminden ayrılmak gibidir, bir bakıma. Anne rahmine asla geri dönemeyiz. Lakin her anımızı rahmeti Rahman’ın rahminde geçirdiğimizin bilincine erebiliriz. Yeter ki Ramazanı; orucu oruç, namazı namaz, duayı dua, helalı helal, sevabı sevap olarak bilelim ve yaşayalım.
Bu bilinç hayatımızı mamur edecektir. Hayatın her fiilini ve anını alemlerin rahmine, yani rahmeti Rahman’a salıvercektir. Ama çok şükür ki Ramazan bayramla taçlanıyor.
Şimdi bayram zamanı. Ramazanın zaman üstü-zaman aralığı, mekanı ve sosyal döngüsü, son sahur ve iftarla birlikte bu yıl kemale erdi. Rahatlamaya yetti. Bayram, tekrarlanan demektir. Bayram’ın yeniden iadesi, tekrarı iki şekilde kendini bize hissettirecek, kendini yaşatacak ve canlandıracaktır.
Birincisi her ramazanla birlikte bayramın her yıl yeniden tekrarlanması şeklinde olur. Her yıl bayram bize, biz bayrama doğru hasretle koşarız. Ama bayram, zamanı aşar, her yıl on gün önce kendini bize yaklaştırır. Böylece bayram mantığımızla kurgulanan zamanı aşar. Bayram bu yönüyle zamanı aşar. Her anı ilahi hikmetle bize sunar. Bu aşım ile birlikte bayram zamana yayılmış olur.
İkincisi Bayramlaşma törenleri, bayramları yeniden canlandırır, günceller ve günün bayramına ekler. Bir çocuğun ve yetişkinin, annesinin, babasının, nenesinin ve bir büyüğünün bayramını kutlaması, bayramı nesillere arası bir coşkuya dönüştürür. Büyüklerin ömürleri boyunca yaşadıkları bayramları yeniden yaşamalarına neden olur. Yani bayramlaşma eskilerin bayramını, ömürlerini, umranlarını ve geleneklerini günün bayramına ekler. Yeni nesillerin bayramını geçmişe taşır. Bir büyüğün küçüğü ile bayramlaşması gelecek nesillere bayramı bir ömür, bilinç ve umran olarak ulaştır.
Yani her bir bayramlaşma Nuh’un Gemisi gibidir. Bir dönemden kalma uygarlığı, bilinci, örfü veya umranı, hayatın fırtınalı dalgalarından kurtarır. Yeni bir insanlığa ve umrana dönüştürür. Nesiller arası bayramlaşma geçmişi geleceğe, geleceği geçmişe en saf ve sade biçimiyle dönüştürür.
Bayramlaşma adeti ile zaman; takvim anlarının, kabaca yani aritmetik olarak toplanması işlemi olmaktan çıkar. Vahdet’in bir anı olarak Huzur-u Rahman’ın tecelligahı olur. İşte herbir bayramlaşma bu huzura erişmektir. Bunu kutsamaktır.
Arkadaşların, yaşıtların, komşuların, hemşehrilerin, vatandaşların ve aynı gönül ortamlarının havasını teneffüs edenlerin bayramlaşması ise bayramı belli bir anda binlerce kere tekrarlar yeniden canlandırır, Böylece hayat gün boyunca hem zaman, hem de mekan eylemi olarak, iyiliği ve güzelliği paylaşmanın ve çarpan olarak çoğaltmanın işleyişi olur.
Bayram böylece yayılır, herkes tarafından tekrarlanır. Bayram sevgiyi, saygıyı, güzelliği, hoşnutluğu ve mutluluğu dolaştıran ve paylaştıran bir bilinç olur.
Bayram, şehidlerin, müteveffa ataların ve tanıdıkların, hatırlanması, bir bilinç olarak sevgimize iştirak etmesine neden olur. Böylece bayram unutulmuşluğu, terk edilmişliği, umutsuzluğu ve karamsarlığı yener. İnsanı hayatın akışıyla yeniden buluşturur.
Bayram orucun ve İlahi kelama eşlik etmenin dinginliğini heyecana, coşkuya ve yeniden coşkulu eyleme dönüştürür. Bir ayın ibadeti sevgi olarak insanlar arasında dolaşıma girer. Tüm okurlarıma ailecek dostlarıyla güzel bir bayram idrak etmelerini Cenab-ı Hakk’tan umut ediyorum. İyi bayramlar, sevgili dostlar.