Eylül ve Ekim ayları eğitim çağındaki gençlerin okula başlaması, eğitime bir üst sınıfta devam etmesi zamanıdır. Bu vesileyle birçok ebeveyn ve çocuk-genç sevinç-endişe içindedir. Özellikle ebeveynler çocuğunun iyi eğitim alması için çok fedakârca davranmaktadırlar. Çocuklar adeta yarışa sokulmak istenmektedir. Bazen ölçü dahi kaçmaktadır. Asıl olan çocuğun-gencin bireyselleşmesi yani kendi ayakları üzerinde duracak birey olmasıdır.
Ekim ayının bu ilk Pazar günü neredeyse gün ağardıktan sonra çok farklı gözlemlerim oldu. Sabah namazı sonrası katıldığım bir toplantıda büyük bir caminin imamı ve büyük bir ilçenin müftüsü okul öncesi eğitimin (sıbyan mektebi) çok önemli olduğunu, öğrenilen bilgilerin kolay kolay değiştirilemeyeceğinden bahsettiler. Başka bir hoca efendi gençlerin eğitimiyle ilgileniyormuş, hafız yetiştiriyormuş. Gençlerin öbür dünyasını kurtardığını hüzünlü bir şekilde anlattı. Başka bir beyefendi İmam Hatip Liselerindeki öğrenci sayısının hızla azalarak 1,3 milyondan 500 bine düştüğünü anlattı. Arapçanın ihracat için çok önemli bir lisan olduğunu haziruna söyledi. Toplantı sonunda yanına yaklaşıp İnsan Kaynakları (IK) planlaması olmadan ne üretimin nede ihracatın artmasının mümkün olmadığını; ihracat yapılabilecek alım gücü yüksek Arap ülkelerinin de zaten İngilizce bildiklerini söyledim. İtiraz edemedi hatta beni doğruladı. Öğleden sonra sanayicilerin bulunduğu başka bir ortamda yüksek katma değerli ürün üretmenin zorlukları, nitelikli ara eleman eksikliğini dile getirenler oldu.
Aramızda bulunan bazı gençler ise üniversite sınavları için zamanlarının daraldığını, iyi bir üniversite kazanmak için okul haricinde dershaneye gittiklerini söylediler. Son zamanlarda hem sosyal medyada hem ana yollar üzerindeki köprülere, reklam alanlarına yazılmış “Doping Hafıza” reklamlarıyla karşılaşıyorum ve kafamı sallıyorum. Çünkü benim için dopingli bir yarışmacı diskalifiye olur. Doping negatif algısı olan bir kelimedir ve doping yapması yasaktır. Dünya olimpiyatlarında birinci olmuş ama dopingli oldukları tespit edilen birçok sporcu diskalifiye edilmiştir ve belirli süre yarışma yasaklısı olmuştur. Wikipedia’daki doping açıklaması : https://tr.wikipedia.org/wiki/Doping Görüldüğü gibi izinsiz maddelerle performans artışının hem sağlığa zararı vardır hem de gayri ahlakidir. Doping Hafıza tekniğine para verip istifade edenler derece yapabilirler ama bunların iş hayatları sıkıntılı ve yıpratıcı olur. Aldıkları neticeyle sadece başkalarını değil kendilerini de aldatmış olurlar. Aldatılmışlık en büyük mutsuzluk, bıkkınlık, tatminsizlik nedenidir. Bunu on yıllardır gözlemliyorum ve bu konuda yazılı-sözlü izahatlarda bulunup ebeveynlere gençlere hatta siyasilere tavsiyelerde bulunuyorum. Ama çok dikkate alındığımı söyleyemem.
Sosyal medyada takip ettiğim bir tıp profesörü kızını yurda yerleştirmiş. Kızı evde olmayınca onun eksikliği kedini çok hüzünlendirmiş. 300.000 den fazla takipçisi var. Bunu Twitter ve Instagram’da paylaştı. Başka bir baba öğrenci oğlunun gittiği üniversiteye yakın barınacak daire baktıklarını 30 m2 daire kirasının >10.000 TL olduğunu söyledi. Haftada 4 gün okula gitmesi gerektiğini gidiş-geliş 200 km yolu 1 gün özel araçla 3 gün servis otobüsüyle gitmesi gerektiğine karar verdiklerini söyledi. Kendisine toplu taşımada; özellikle raylı sistemde farklı alternatiflerin olabileceğini söyledim. Özellikle İstanbul trafiğinin çok zaman kaybettirici olduğunu, yorucu olduğunu söyledim.
Görüldüğü gibi bu yazdıklarım gözleme dayalı tecrübelerim. Bir genç toplu taşıma raylı sistemi kullanıp çeşitli gözlemlerde bulunmazsa fikren ve sosyal olarak nasıl gelişecek? Aracın deposuna koyduğu akaryakıtın bedeli kendi kazandığından çıkmadığı sürece o seyahat ona gözlem yaptırmayacağı gibi tecrübe de kazandırmaz. Fosil yakıtın ne kadar karbon ayak izi bırakacağını 20 yaşındaki bir genç bilmeli ve bu karbon ayak izinden feragat edebilmelidir çünkü asıl yaşamı daha sonraki 60-70 yılda olacak. Tüm kaynakları sonuna kadar sömürülmüş, gelecek nesillere bir şey bırakılmamış bir dünya onu mutlu edecek mi kavramalıdır, bilmelidir. Toplu taşıma kullanma gözlem yaparak kendini geliştirmeye fırsat verdiği gibi bireysel gelişimini etkileyecek kitap okumaları hayatına zenginlik katacaktır. 12 Eylül 2022 de çıkan https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ab-18-yasindaki-genclere-avrupada-gecerli-35-bin-tren-bileti-dagitacak-/2683237 haberde Avrupa birliği 18 yaşındaki gençlere 35 bin tren bileti dağıtacağı yazılı. Raylı sistemlerle ülkeler arası seyahat macera olmadığını bireysel gelişmenin bir parçası olduğu Avrupa Birliğinin bu eyleminden anlıyoruz. Gençlerin farklı yerleri görmesi, farklı kültürlerle temas etmesi muhakeme gücünü artırdığı gibi diğer ülkelerin gençlerinin de onunla aynı sorunları-endişeleri-sevinçleri-korkuları yaşadıklarının bilincine varmalarını sağlayacaktır. Kendilerine bazı büyükleri tarafından empoze edilen görüş ve fikirlerin yanlış ve hatalı olduğunu yaşayarak öğreneceklerdir.
Bugünkü sohbetlerde sorun olarak görülen diğer konu ise staj meselesi. Stajdan kasıt öğrenim hayatında edindiği teorik bilgilerin iş hayatında uygulanmasının sadece görülmesi değil uygulanmasıdır. Hangi kuruldaki aklı evveller belirlediyse 2 defa 15 günü yeterli görmüşler. İnsan kendini işveren yerine koyunca 15 günde bir şey öğrenilmez, bir çalışanımı tahsis etsem onunda zamanı çalınacak, verim düşecek diye düşünüyor. Ayrıca 15 günde bir şeyin öğrenilemeyeceğinin kuralı koyan YÖK dışında herkes farkında. Bir başka sorun ise staj yerinden fazla staj yapacak öğrencinin olması. Stajın tüm yaz tatilini kapsayacak şekilde en az 2 ay olması gerekir. Devlet sigortasını karşıladığı için işveren stajyerlere motive edici ücret vermeli. Teknik lisede okurken 1977 yılında Mansur Şahin Makine Fabrikasında staj yapmıştım. Beni bir revolver tornaya verdiler bir ay boyunca ray hatlarında kullanılan M20 civata imalatı yaptım. Sıçrayan soğutma sıvısı önlüğümden ve iç çamaşırlarımdan geçerek tenime kadar gidiyordu. Annem önlüğümün içine naylon dikmişti. Yüzlerce cıvata imalatı yapmama rağmen staj ücreti alamadığım gibi diğer işçilere verilen Mintax krem deterjan bile verilmedi, kendim evden getirdim. İşveren veya temsilcisi bu kadar cimri olmamalı. Sık sık tekrar ettiğim bir cümlem var: “İşletmeler sadece mal ve hizmet üretmezler; kendilerini sürdürecek personeli de yetiştirirler” Umarım bu konuda bilinçlenme olur.
26 Eylül 2019 da 3 yıl önce yayınlanan ve hala Akça Koca Kültür Platformunda duran https://www.akcakocakulturplatformu.org/yazi/1345/komplo-teorileri-dis-gucler-emperyalizm-var-mi-veya-guncel-mi yazımı tekrar okuyabilirsiniz. Girişte değindiğim aklı ermeyen çocukların okul öncesi aldığı dini eğitimler, şartlanmalar onları komplo teorilerine kolay inanan, başarısızlıkları dış güçlere bağlayan bireyler yapacaktır. Buraya yazdıklarım aslında Behavioral Scince – Davranış Biliminin konusudur. Eğitim yaşı konusu davranış bilimi tarafından on yıllardır incelenmekte ve toplumun gelişmesine fayda sağlayacak modeller belirlenmektedir. Gerek çocukların gerekse gençlerin gelişmesindeki en önemli faktör meraktır, iyi rol-modellerin sağlanmasıdır. İnsanlığın ortak değerleri herhangi bir dinin veya ülkelerin tekelinde değildir. Üç aşağı beş yukarı aynıdır, nüans farkları vardır. Çocuklarımız ve gençlerimizi kendi kabiliyetlerine göre mutlaka insanlık için faydalı olacağına inanalım. Amaç mutlu-huzurlu-saygılı-adaletli olmaktır. Çocuklarımıza ve gençlerimize yeni öğretim yılında başarılar dilerim.