Rabbimizin insanoğluna bahşettiği en değerli yeteneklerden birisi de, düşünme yeteneğidir.
Hayal kurmak ve karar vermek eylemlerinin başlangıç havuzu düşünmedir.
Zira feylesof DESCARTES "düşünüyorum, öyleyse varım" diye boşuna dememiştir.
Düşünme yeteneğini kaybedenler, deli sınıfına girerler ve temyiz yetenekleri yok kabul edilir. Allah korusun...
Kısa, orta ve uzun vade planlarının yapılması, küçük veya büyük her türlü kararın verilmesinin ilk başlangıç noktası, düşünme ile başlar.
Hani bazı olumsuzlukla sonuçlanan kararların sonunda, gördüğümüz zararları analiz ederken; "düşüncesizce verilmiş bir karar" demez miyiz?
Değneğin bir ucunu kaldırırken, diğer ucunu da kaldırmış oluruz. Halbuki değneğin diğer ucu temiz olmayabilir.
Bir hırsızın kafasına hırsızlık yapmak düşüncesi girip de onu uygulamaya başlayınca; yakalanma, dövülme, hapse girme gibi sonuçları da kucakladı demektir.
İki küs kardeşten birisinin kafasında, barışma düşüncesi olgunlaşmaya başlayınca, barışmanın getireceği bütün nimetleri ve güzellikleri de sipariş etmiş olur.
Kin ve nefret duygularını sürekli köpürterek, cinayet işlemeyi düşünen bir şaki; katil olmayı, vurulmayı, yakalanmayı, hapse girmeyi ve hayatını zehir etmeyi kabul etmiş demektir.
Evlenecek çiftler, eşini sevmeyi, saygı duymayı, farklılıkları zenginlik saymayı, tahammül etmeyi, paylaşmayı ve yardımlaşmayı düşünerek, evlilik adımını atarlarsa; yuvanın mutlu olacağı kuvvetle muhtemeldir.
Fakat, nişanlısının aksiliklerine karşı, savunma ve çatışma mekanizmaları geliştirme düşüncelerine kendini kaptırmışsa; mutsuz bir yuvanın tohumlarını şimdiden ekmiş demektir.
Üniversite sınavına hazırlanan bir gencin, iyi bir kariyer planlaması yapması gerektiği, düzenli ve sistemli- etkin ve verimli çalışması gerektiği, iyi bir rehberlik ve danışmanlık alması gerektiği konularını rasyonel bir şekilde ve zamanında düşünürse, başaramaması imkansızdır.
Aynı öğrenci, sürekli tembellik yapmayı, güya zevkli işlere dalmayı, hele günü gelsin düşünürüz demeyi, düşünürse eğer, başarısızlığı satın aldığı garantidir.
"Duvarı nem, insanı gam öldürür" demiş büyüklerimiz. Gam, olumsuz ve üzüntülü düşünmedir.
Amaç ve hedefinin dışına taşmış, gerektiği yerde sınır çizilememiş ve sürekli köpürtülmüş düşüncenin sonu; amansız hastalıklar ve dermansız dertlerdir.
Taziye ve üzülme neden üç gündür? Fazlası cenaze evine yük ve üzüntülü düşüncenin zararlarına davet çıkarmaktır.
Aynı zamanda Ulu-l emre itirazdır.
Binbir çeşit veya sayısız düşünce çeşidi vardır. Önemli olan, başlangıç ve sonunda yüksek kaliteli sonuçları hedefleyerek düşünmektir.
Sürekli kaliteli yaşamın hırsızları düşünülerek, hayatı hırsızlara teslim etmek; hem akıllı insan işi, hem de yüksek kaliteli bir insan işi değildir.
Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yüce'sine emanet olalım.