Bir varmış bir yokmuş, gidelim hep birlikte masal diyarındaki mutluluk ormanına. Bugün tarla faresi Melâhat‘ın başından geçenleri anlatacağım. Tarla faresi Melâhat gezmeyi çok sever hiç evde durmazmış.
Bir gün şehirdeki hayvanat bahçesine gitmeye karar vererek evden ayrılmış. Ormandaki bilet gişesinden bilet alarak otobüse binmiş. Şehre kadar gitmiş. Hayvanat bahçesine gelince önce bahçe plânına iyice bir bakmış. İlk bölümde aslanlar, kaplanlar, leoparlar varmış.
Tarla faresi kafeslerin dışından hayvanları incelerken şaşırıp, kalmış. Ormanın kralı denilen aslan bir kafesin içine tıkılmış kalmış. Tuhaf hırıltılar çıkarıyor ve arada kükrüyormuş. Tarla faresinin içi acıyla dolmuş. Mutluluk ormanındaki aslan kralı düşünmüş. Çok asil ve adil bir kralmış. Herkesi mutlu etmek için çok çalışırmış. Halbuki buradaki aslan sefil bir hayat yaşıyormuş ve bu durumdan şikâyetçi bile değil gibiymiş.
Bütün hayvanat bahçesini gezen tarla faresi Melâhat, yılanların olduğu bölüme gidince adı Şadiye olan boa yılanının ağladığını görmüş. „Niye ağlıyorsun?“ diye sormuş. Şadiye „Burada herkesin bir kafesi var. Yemek de veriyorlar ama özgürlüğümüz yok tısssss. Hep aynı ağaca sarılmaktan çok bunaldım tıssss. Fırsatını bulsam kaçacağım ama fark edilmeden kaçmak için fazla uzunum tıssss.“ diye cevaplamış. Tarla faresi bunu duyunca, yılanlar fare yediği halde, daha da üzülmüş.
Daha sonra kemirgenler bölümünde dolaşan Melâhat kafeslerden birinde bir tarla faresi görünce çok şaşırmış ve hayretle „Sen ne arıyorsun burada?“ diye sormuş. Biraz utanarak „Bana burada ev verdiler. Yemek de veriyorlar. Kışı burada rahat çıkarırım diye düşündüm. Burada hayat kolay ve rahat.“ demiş. Oysa ki, Hasibe adlı tarla faresi boa yılanı Şadiye‘nin akşam yemeği olacağından habersizmiş. Melâhat ona yılan yemi kafesinde olduğunu söyleyince önce panik olmuş, ardından plan yapmaya karar vermiş. Melâhat yardım etmek istediğinde „Merak etme, ben bir yolunu bulurum. Sen özgürlüğünü tehlikeye atma.“ demiş.
Gördüklerinden çok etkilenen Melâhat derin düşünceler içinde ormandaki evine dönmüş. Ertesi günü babaannesini yemeğe davet edip, başından geçenleri anlatmış. Neden bazı hayvanların orada mutlu olduğunu bazılarının da mutsuz olduğunu anlamadığını söylemiş. Babaannesi de ona özgür olmanın ne kadar kıymetli olduğunu ancak bazı hayvanların vahşi doğada hayatta kalmasının ne kadar zor olduğundan bahsetmiş.
Bazı hayvanların tembel olduğunu ve kolay bir hayatı özgürlüklerine tercih edebildiğini daha önce görmüştü. Fakat bu konuşmalar sırasında hayvanat bahçesindeki ziyaretiyle neleri etkilediğini daha bilmiyormuş. Birkaç gün sonra radyoda haberleri dinlerken Şadiye adlı bir boa yılanının adı bilinmeyen bir tarla faresiyle hayvanat bahçesinden kaçtığını duyduğunda yüzünde bir gülümseme belirmiş. Demek ki her ne kadar küçük olsa da yardım edebiliyormuş.