Yöneticilerini rastgele seçen bir millet kaptanı yolcular arasından kura ile seçilen gemiye benzer. En küçüğünden en büyüğüne kadar her insan topluluğunun bir statüye ihtiyacı vardır. O topluluğun gayesi ve iradesi böyle bir statüye göre şekillenir ve gerçekleşir.
Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ama siyasi parti liderleri de ölünceye kadar kendilerini vazgeçilmez görürler. Temsili hükümet sisteminin gerçekleşmesini sağlayan seçim müessesesidir. Halk temsilcilerini ve bilhassa yasama organını seçimle tayin eder. Seçim çağımızın demokratik anlayış ve tatbikatı içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Demokrasinin temel siyasi prensiplerinden biri de milletin devlet idaresine sahip oluşuna ve bu idarenin kullanışına mümkün olan en geniş ölçüde katılmasıdır. Verilen oyların TBMM’sinde nasıl yansıyacağı sorusu seçim sistemlerinin konusu ve nasıl olması gerektiğini ilgilendirir.
Türkiye’de 1961 yılında kabul edilen millet vekili seçim kanununda basit seçim çevre barajı vardır. Bir seçim çevresinde toplam geçerli oyların o çevreden çıkacak millet vekili sayısına bölünmesiyle elde edilen sayıdan fazla oy alınması zorunluydu. Bu baraj 1965 yılında kaldırılarak milli bakiye sistemine geçildi.
1980 yılına kadar Türkiye’de D-hont sistemi uygulandı. 12 Eylül 1980 yönetiminin danışma meclisi D-hont sistemi yanında ülke genelinde %10, her seçim çevresinde de seçim çevresi barajı konmuştur.
1995 yılında seçim çevresi barajı kaldırılmıştır. Türkiye’de seçim sistemi Anayasa ile değil kanun ile tespit edilmiştir. Bu sebeple de 1983 sonrası iktidar partileri kanunda birçok değişiklikler yapmışlardır. Bunun sebebi de iktidarda yıpranan partiler seçim sistemlerinde değişiklikler yaparak iktidarda kalabilmenin yollarını aramışlardır. Yeni seçim kanunu da bu amaçla yapılmıştır.
Seçim kanunları iktidar partilerinin iktidarlarını korumak için 36 defa değiştirilmiştir. 2839 sayılı milletvekili seçimi kanununun 2. maddesine göre milletvekili seçimi tek derecelidir. Seçim nisbi temsil sistemine göre eşit ve gizli oyla hâkim denetimi altında yapılır.
Aynı kanunun 4. Maddesine göre seçim çevrelerinde il, ilçe ve daha küçük birimler olarak tespit edilmiştir. Yapılan tespit sonunda çıkaracağı millet vekili sayısı 18’e kadar olan iller bir seçim çevresi sayılır. Çıkaracağı millet vekili sayısı 18’den 35’e kadar olan iller iki, 36 veya daha fazla olan iller ise üç seçim çevresine bölünür. Milletvekili kanununun 33. Maddesi hükmüne göre genel seçimler de ülke genelinde geçerli oyların %10’nunu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar.
Ülke barajını hiçbir siyasi partinin aşamaması halinde millet vekilleri alınan oylara göre barajsız hesap edilerek seçilirler.
Türkiye’de adil bir seçim sistemi için;
1. Adaletli bir temsil ve istikrar içerecek bir seçim sistemi için bütün partilerin kısa vadeli menfaatlerini ikinci plana atıp bu konuda ülke menfaatlerini öne alarak bir uzlaşmaya gitmeleri gerekir.
2. Siyasi partiler kanununun ek-10. Maddesi uyarınca partilere yapılan devlet yardımlarının millet vekili sayısına göre değil aldıkları oy sayısı dikkate alınarak yapılması gerekir.
3. Siyasi partiler tarafından gösterilecek milletvekili adaylarının % 25’inin sağlık, ekonomi, hukuk ve mühendis gibi devletin yönetim kadrolarına ihtiyaç duyduğu dallarda üniversite mezunu uzman olması şartı getirilip adayların % 90’nını seçimle yargı gözetim ve denetiminde partili üyeler tarafından seçilmesi gerekir. Ayrıca daha önce var olan daha sonra kaldırılan tercihli oy sistemi yeniden getirilmelidir.
4. TRT yasasında siyasi partilerle ilgili haberlerde partiler arasındaki ayırım kaldırılmalı ve seçime katılan her partiye eşit zaman ayrılmalıdır.
5. Partiler arasındaki iş birliği yasağı kaldırılmış ancak öyle bir sistem getirilmiş ki millet ikiye hatta üçe bölünmüş ve birbirlerine adeta düşman gibi bakıyorlar, ve birbirlerine hakaretler, sövmeler acımasızca devam ediyor.
Siyasi Parti liderlerinin artık vazgeçilemez, ulaşılmaz olduklarına inanmaktan vazgeçmelerini sağlayacak tedbirler alınmalı üç dönem genel başkanlık yapmış veya 70 yaşını dolduran genel başkanların bir daha seçilmemeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Yoksa parti liderleri ölünceye kadar genel başkan milletvekilleri de onun kulları, millete genel başkanın listesini tasdik eden noterlik haline dönüşür. Her toplum layık olduğu yöneticiler tarafından yönetilir.
Anlattığımız seçim sistemleri kanunla belirlenir ancak son zamanlarda kanunla düzenlenmeyen yeni bir kanun sistemi ortaya çıktı. Demokrasi ve siyasetçilerin güvendiği seçimler seçimlere bizim şerefimizi ve namusumuzdur derken seçimlere sahip çıkmak isterler. Ancak yeni çıkan seçim sistemine göre Dadaloğlu’nun “Ferman padişahın ise dağlar bizimdir” meydan okumasına benzer bir şirket kurucusu da seçimler siyasi partilerin ise sandıklar bizimdir deyip bütün siyasi partilere meydan okudular. Seçimleri kazansalar bile vatan hainlerine bu ülkeyi teslim etmeyiz diyerek.
Allah bu dağ kanunu ile seçimleri organize edecek güçlerden Türk milletini korusun.