Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, korku yönetimleri güçlerini savaşlarla korumaya çalışırlar. Yirminci yüzyılın ırkçı devletleri gibi, sözde demokratik olan yönetimler, savaşlarla güçlerini korumaya önem verirler. Onlar hem ülke içinde hem ülke dışında uzlaşmacı olmaktan önce, çatışmacı olmaya özen gösterirler. Onların çevrelerinde bahar rüzgarları değil kış rüzgarları eser, başarıları silahsız güçlerinden daha çok silahlı güçlerine dayanır.
*
Amerika, Rusya, İsrail silahlı, Japonya, Almanya, İsveç silahsız güçlere önem veren ülkelerin arasında, ön sıralarda yer alırlar. Yeni yüzyılın başında açıkça görüldüğü gibi, ülkelerin üretim güçlerini büyütmede, silahlı güçlerin katkıları azalıyor. Bunun için dünyada, üretim ve yönetim alanlarındaki gelişmelerin öncülüğünü, savaş ülkelerinden önce barış ülkeleri yapıyorlar. Yeni yüzyılın fatihleri, ürünleriyle ve hizmetleriyle, dünyanın her ülkesine gidiyorlar.
*
Güçlü ordulara sahip olan devletlerin, dünya ekonomisindeki payları küçülürken, güçlü kuruluşlara sahip olan ülkelerin payları büyüyor. Dünyanın her yanında insanlar, savaş ülkelerinin barış ülkelerine dönüşmesini, eğitimsizliğin giderilmesini, zenginliğin çoğalmasını, yoksulluğun azalmasını ve güvenliğin sağlanmasını istiyorlar. Ve Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim” şiirinde vurguladığı gibi, “Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun” diyorlar.
*
Yirminci yüzyılda İngilizlerin Asya’da, Fransızların Afrika’da, Almanların Avrupa’da, Rusların Ukrayna’da, Amerikalıların İslam dünyasında, ordularla güç kazanma savaşları hem gittikleri ülkelere hem kendilerine büyük zararlar veriyor. Yirmi birinci yüzyılın başında Rusya gibi, silahlı güçlerle savaş kazanma döneminin kapandığının farkında olmayan ülkeler, yalnızca savaştıkları ülkeler değil, kendileri başta olmak üzere, bütün dünya ülkelerini yoksullaştırıyorlar.
*
İspanyolların, Portekizlilerin öncülüğünde, Avrupalıların, Amerika’da, Amerikalıların Asya’da, “Bizden olmayanlar bize düşmandır” diyerek, gittikleri ülkelerde yerli kültürleri yok ederek, büyük soykırımlar yapmaları, İsrail gibi, Rusya gibi, soykırımcı ülkelere örnek olmaya devam ediyorlar. Bu yüzden Garaudy kitaplarında, İsrail’in Filistin’de izledikleri silahlı yıkımda, ustaları Almanları ve Amerikalıları örnek aldığını vurgular. Ve dünyada İsrail, “Küçük Amerika”ya, Amerika "Büyük İsrail"e benzetilir.
*
Dünyada büyük yıkımlara yol açmamış, şehirleri yerle bir etmemiş, büyük soykırımlar yapmamış ülkelerin, elele vererek Necip Fazıl’ın dizesiyle, “Bu cadde çıkmaz sokak” demeleri, çok büyük önem kazanıyor. Onların bütün dünyaya, savaşlar çözüm üretmezler, sorun üretirler diyerek, savaş dünyasını barış dünyasına dönüştürme çağrıları her ülkede olumlu karşılanıyor. Onlar bütün ülkeleri yanlarında buluyorlar, bütün dünya aydınlarının desteğini alıyorlar.
*
Ülkelerde barış güneşe benzer, nasıl güneşsiz dünya olmazsa, barışsız hayat olmaz.
*
Barış dönemlerinin ormanları, savaş isteyenlerin bir kıvılcımıyla yanar kül olurlar.
*
İnsanlar barış dönemlerinde zenginleşirler, savaş dönemlerinde yoksullaşırlar.