Ulu Hakan Abdülhamit Han, vefatının 104. Sene-i devriyesinde rahmet ve dualar ile yad ediliyor. Dağılmakta ve yıkılmakta olan imparatorluğu harap olmaktan kurtaran ve Osmanlı tarihinin devamlılık göstermesinde büyük bir pay sahibi olan Abdülhamit Han, Ülkemizdeki vesayet odaklarının temsilcileri tarafından uzun yıllar boyunca itibar suikastına maruz kalmıştır. Bütün karalama kampanyalarına ve algı operasyonlarına rağmen, Müslüman Anadolu’nun irfan dolu hafızasında mümtaz bir hatırası olan Ulu Hakan, vesayet odaklarından temizlenen Yeni Türkiye’nin sembol isimlerinden biri olmuştur.
Sultan 2. Abdülhamit, Osmanlı İmparatorluğu’nun 34. padişahı ve çöküş dönemindeki devlette mutlak hakimiyet sağlayan son padişah olarak tarihe geçmiştir. Tahta geçtiği yıllarda imparatorluk, adeta dağılmanın eşiğinde olmasına rağmen, dahiyane bir siyaset anlayışı takip ederek Devlete, 33 yıl gibi uzun bir süre nefes aldırmıştır. Geçen bu süre zarfında, eğitim, sağlık ve askeri teknoloji alanında devasa yatırımlar yapan Abdülhamit Han Osmanlı’nın devamını sağlamıştır. İngiliz Ajanları ile Yahudilerin bütün ısrarlı taleplerine rağmen, Filistin de bir karış toprak vermemiştir. Hal böyle iken, Selanik’ten gelen Hareket Ordusu tarafından tahtan indirilen Ulu Hakan, Selanik’e sürgüne gönderilmiştir. Tahtan indirilmesinin akabinde Osmanlıyı Birinci Dünya Savaşına sokan İttihatçılar, imparatorluğu çöküntüye sürüklemiştir. Her yıl yüzlerce mektep açan Sultan Abdülhamit’in açtığı okullar da yetişen askeri kadrolar, Milli Mücadelede ön saflarda yer almıştır.
Ulu Hakan Sultan 2. Abdülhamit Han’ın Ülkemizi kalkındırma yönündeki tarihi projeleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın atılımlarıyla icraata dönüşmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğündeki AK Parti, Ulu Hakan’ın gerçekleştirmesine mani olunan projelerini tek tek faaliyete geçirmektedir. Abdülhamit Han’ın projeleri arasında yer alan Ovit Tüneli, 137 yıl aradan sonra 2018 senesinde tamamlanmak suretiyle, ulaşımda çığır açmıştır. Yine Abdülhamit döneminde projesi çizilen Marmaray ve Ulu Hakan’ın hayali olan Boğaz Tüp Geçit Projesi Erdoğan, döneminde tamamlanarak hizmete açılmıştır.
Payitaht İstanbul’a, metro ve boğaz köprüsü hayal eden Abdülhamit Han’ın rüyası Recep Tayyip Erdoğan’ın İBB Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerindeki icraatlarıyla gerçek olmuştur. Konya Ovası Projesi ve ordu – Sivas Yolu Projesini, Ak Parti, Milletin hizmetine sunmuştur. Karadeniz – Akdeniz Yolu Projesi, Filyos Limanı Projesi’inde de sona gelinmiştir. Abdülhamit’in, milletin yaralarının sarılması için inşa ettiği tıp okulu Mekteb-i Şahane binası da bir asır aradan sonra, yeniden asıl hizmet gayesine uygun olarak Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılmıştır.
10 Şubat 1918 tarihinde İstanbul Beylerbeyi Saray’ında vefat eden, Sultan 2. Abdülhamit Han, vefatının 104. Yılında Devlet-i Aliye Ocakları tarafından düzenlenen bir program ile anıldı. Sultan Abdülhamit Han’ın 4. Kuşaktan torunu ve Devlet-i Aliye Ocakları Başkanı olan Abdülhamit Kayhan Osmanoğlu ile ocak üyeleri Ayasofya Camii Şerifi’nde Sabah Namazını kıldıktan sonra, Çemberlitaş’da bulunan 2. Abdülhamit Han’ın Kabrini ziyaret etmişlerdir.. Kuran-ı Kerim tilavetinin yapıldığı ve duaların okunduğu programda, katılanlara lokma ikram edilmiştir.
Daha sonra Beşiktaş’taki Ertuğrul Tekke Camisi’nde adına Mevlit okutulmuş. Kayhan Osmanoğlu, Sultan Abdülhamit Han’ın büyük hizmetler yaptığını, Millete çok güzel eserler bıraktığını ve siyasi bir deha olduğunu ifade etmiştir. Abdülhamit, geçmişte güzel ve faydalı işlere imza attığı için bu günlerde çok tartışılan bir padişah olduğunu dile getiren Osmanoğlu, Necip Fazıl Kısakürek’in “Onu anlayabilmek her şeyi anlamaktır” sözünü hatırlatmıştır.
Ne acıdır ki, Milletine 33 yıl sıdkı sadakat ile hizmet etmiş olan böyle mümtaz bir padişah, İngiliz Ajanları tarafından Kızıl Sultan olarak vasıflandırılmış olup, bu yakışıksız ithamlar, maalesef bir zamanlar bizim ders kitaplarında dahi yer almıştır. Ben bu ifadeleri ihtiva eden talihsiz bilgileri, ilkokul tarih kitaplarında ders olarak okuma bahtsızlığı maruz kalan talebelerden birisiyim. Allah’a şükürler olsun ki, bir zamanların Kızıl Sultanı, Milletin ferasetiyle bugün artık Cennet Mekan Sultan Abdülhamit Han olarak vasıflandırılmaktadır. Nereden nereye.
Aradan yüz yıl geçtikten sonra, şimdi de milletin yüzde elli iki oyu ile seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a diktatör denilerek ayni ithamlara maruz bırakılmaktadır. 20 yıldır kesintisiz olarak iktidarda olan Ak Parti’nin yapmış olduğu devasa eserler, sayısız hizmetler görmezden gelinmektedir. Fakat bazı kesimler tarafından ne kadar görmezlikten gelinirse gelinsin güneş balçıkla sıvanmıyor. Zira, Millet kendine hizmet edeni çok iyi biliyor. Millet hiçbir zaman içi kof ve boş laflara itibar etmiyor. Millet hizmet istiyor. Millet yapılan işe bakıyor. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz atasözünü çok iyi biliyor. Bu itibarla, 1950 yılından itibaren 70 yıldan fazla zamandan beri iktidar yüzü göremeyen Ana Muhalefet Partisinin bundan sonra da görünür yakın tarihlerde iktidar olma imkanı ve ihtimali bulunmamaktadır. Bu sebeple Ana Muhalefetin kendisini esaslı bir murakabeye tabi tutmasında mutlak bir zaruret bulunmaktadır. Bu Millet Ana muhalefetin düşmanı değildir. Düşmanı olması içinde herhangi bir sebep yoktur.. Kusur seçmende değil, kendine çeki üzen vermeyen, veremeyen ana muhalefettedir.
Memleketimizde yerleşmiş bir gelenek olarak, iç politikada, partiler birbirlerine ne kadar muhalif olurlarsa olsunlar, mesele dış politika olunca, muhalif muvafık bütün partiler iç politikayı bir tarafa bırakarak el birliğiyle hareket ederlerdi. Şimdi ise, bu güzel gelenek de bozulmuş bulunmaktadır. Şöyle ki, geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Biden vermiş olduğu bir beyanatta “Erdoğan’ı dolaylı değil, demokratik yollardan tasfiye için muhalefetle iş birliği yapmalıyız” demiştir. ABD Başkanının bu talihsiz beyanatına karşılık olarak, muhalefet partilerinden en küçük bir tepki dahi gelmemiştir. En azından ey Biden bu bizim bir iç meselemizdir. Biz bunu kendi aramızda hallederiz, Sen kendi işine bak diyememişlerdir. Tayyip Bey düşmanlığı o kadar ruhlarına işlemiş ki, böyle milli bir meselede dahi, tepkilerini ortaya koymaktan imtina etmişlerdir. Halbuki, cılız bir tepki dahi göstermiş olsalardı, halkın nazarında itibarları artardı kanaatindeyim. Zira, bizim halkımız milli meselelerle alakalı olan dış politikada çok hassas ve duyarlıdır. Muhalefet, maalesef, bu durumu dahi idrak etmekten aciz bir tavır sergilemiştir.. Haliyle bu husus vatandaşın gözünden kaçmamaktadır. Ondan sonra Ana Muhalefet Partisi benim, oyum niye yıllardan beri bir milim yükselmiyor diye hayıflanıp duruyor. Bu soruyu bilhassa Ana Muhalefet partisinin, kendisine sık sık sorması icap etmektedir.
Yazımı, her kesim tarafından tanınan ve tarafsızlığı hususunda kimsenin şüphesi bulunmayan Canan Karatay’ın bir sözü ile bitirmek istiyorum. Canan Karatay diyor ki,
“Seçim neticesi ne olursa olsun, bir mahalli seçim de bile eğer, ABD Ülkemizi tehdit edip, YSK henüz kesin neticeleri açıklamazken Paris Belediyesi’nin ambarda altın bulmuş misali CHP/HDP/İYİ adaylarını tebrik ediyorsa, tarafım her daim Erdoğan’dır. Takdir ve yorum, değerli okuyucularıma aittir.