Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

Avukat

Yargıtaydan Anılar

Kahraman Koç anlatıyor;

Bir gün öğleden sonra odamda çalışırken bir zat geldi.

Kahraman beyi arıyorum dedi.

Benim efendim cevabını verdim.

Gelen zat kendisini emekli temyiz mahkemesi ikinci reislerinden diye tanıttı.

Derhal ayağa kalkıp elini öptüm ve hoş geldiniz dedim.

Hal ve hatırını sorup kahvesini ısmarladım.

Kahveyi içerken “bak iki gözüm bir zavallı kadın var, haksızlığa uğradı, İstanbul Sulh Mahkemesi aleyhine tahliye kararı verdi, sizdeki numarası şudur, bu dosyanın tarafınızdan okunması ve kadını bu dertten kurtarmanızı rica ediyorum” dedi.

Baş üstüne hemen alır okurum ve heyete arz ederim dedim.

Zat gitti ve bende dosyayı getirtip okudum.

Notlarını çıkardım ertesi günde heyete takdim ettim.

Tahliye kararı oy birliği ile tasdik edildi.

Bir hafta sonra odamda makineden geçirilip imzaya getirilen kararları incelerken bu zatı şerif yine geldi.

Yine ayaga kalkıp elini öptüm.

Kahvesini ısmarladım.

Bir yudum içtikten sonra, Kahraman bey bizim madamın işi ne oldu diye sordu.

Zavallı kadın şimdi madam olmuştu.

Tahliye kararı tasdik edildi efendim dedim.

Hiddetle nasıl olur bu bir haksızlıktır dosyayı siz okumadınız mı? diye söyleyince;

Efendim, madam şişlide bir apartman dairesinde kiracı olarak girdikten sonra randevuculuğa başlamış, mal sahibi emniyete başvurmuş netice alamamış “bu hale nihayet ver komşular bile senden şikayetçi oluyor, bu hale devam edersen tahliye davası açacağım “ diye noterden ihtar çekip, tebliğ ettirmiş.

Kadın hiç korkmadan işine devam etmiş.

Sonra dava açılmış, davacı tanıkları, madam açıktan randevuculuk yapıyor, devamlı gelenler ekabir takımından olduğu içinde emniyet birşey yapamıyor, zamparalar bazen bizim kapımızı çalıyorlar dedikleri gibi, diğer dairelerde oturanlar dahi, “ bu kadın hepimizi rezil ve perişan etti, hiç korkmadan randevuculuğa devam ediyor demişler.

Ve ekabir olarak tasvir edilen kişilerin isimlerini de birer birer saymışlar.

Savunma şahitleri ise bir şey bilmiyoruz demişler.

Hükmün doğruluğunu kabul ettik “ dedim.

Olmaz yalan söylemişler deyince de,

Beyefendi dosyası şudur, buyurun okuyun müdavimleri arasında sizin de isminiz geçmekte dedim dosyayı okuması için uzattım.

Kıpkırmızı oldu ve hemen sesini bile çıkartmadan gitti.

Bunu ibret olunacak bir olay olarak anlattım, çünkü “bir insan haksız bir menfaat peşinde ise büyüklük hüviyeti ile girdiği kapıdan küçülmüş olarak çıkar.“