Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

İktisâdî Durumumuz – 3

Yazının ikinci bölümünün sonunda: ‘İhracat gelirlerimizi artırmak için yatırım yapmak lâzım. Yatırım yapmak için para var mı?’ Diye sorulmuş, ‘Elbette var.’ Cevabı verilmiş, ‘Nerede?’ Diye soran olursa, yazının üçüncü ve son bölümünü okuyabilirler.’ Denilmişti.

Önce alternatif gelir kaynakları bulunur.

Nedir onlar?

Meselâ: Gelir Ortaklığı Senetleri.

Hatırlarsınız: 1984’te  ‘Köprüyü satarım – Sattırmam’  tartışması yaşanmıştı.

Boğaziçi Köprüsü ve otoyolların gelir ortaklığı senetleri, satışa sunulduğu gün kapışıldı. Senetler, devlete fâiz kamburu yüklemeden ödendi.

Şimdi pekalâ yenileri çıkartılabilir. Bu işlem ile döviz fiyatlarında da düşüş sağlanır.

Yap –İşlet – Devret modeli uygulanabilir. Hatta, Devret kelimesi kaldırılarak,  Yap – İşlet – Sâhip ol’  formülü geçerli kılınır. 

Ankara – İstanbul arasında hızlı tren, Üçüncü köprü, Karadeniz Oto Yolu, İzmit Körfezi köprüsü ve Çanakkale köprüsü… Bunların ihâleleri, hatâlı yapılmıştır. Kâr garantisi verilerek devlet hazinesi aşırı yük altına sokulmuştur.

Devlet, bu projeler için: ‘Ben gerçekleştireceğim !’  Dayatmasında bulunmamalı. Zâten hazinede bu işlere tahsis edilecek para yok. Ayrıca projelerin kârlı olup olmadığı da tartışılıyor.

Bu işler, şöyle olur: Proje, milletlerarası ihâleye çıkartılır, kârlı ise özel sektör hem daha kısa zamanda hem de daha ucuza yapar. İşletir, devlete vergi öder. Hiçbir firma söz konusu işin ihâlesine girmiyorsa, anlaşılır ki o iş kârlı bir yatırım değildir. Vazgeçilir.

Kamu güvenliği ve hizmeti söz konusu olduğunda elbette kârlılık düşünülmez. Yapılan işler güvenlik ve hizmet için değil, ancak belli kesimlerce bilinen maksatlar için yapılmıştır.

Her ne ise… devlet sathında ne maksatla olursa olsun, yapılan yollar, köprüler, binalar ülkenin kazancıdır. Bugün değilse bile yarınlarda fayda sağlayacaktır. Bu işleri yaptıranlara elbette şükran borcumuz vardır. Fakat sınırlar, ‘şükran’ anlayışının dışına taşmıştır. r. Her tecrübenin bir bedeli vardır. O bedel en ağır şekliyle ödenmiştir, ödenmektedir.

Hatırlayacaksınız, Deniz Nakliyatı İşletmeleri Karabük Demir Çelik İşletmeleri zarar ediyordu. Bunlar halka satıldı. Devlet üç yönlü kazanç sağladı: 1- Devletin kasasına para girdi, 2- Devlet, zarar kamburundan kurtuldu, 3- Vergi alıyor.

‘Özelleştirme’ yanlış uygulanarak kamu kuruluşları yabancıya satılıyor. Mutlaka halka satılmalı. % 10, ‘altın hisse’ olarak devletin elinde kalır. Muayyen bir yüzdesi, yanlış bir düşünce ile ve hiç gereği yokken, ‘Borsa İstanbul’ olarak adlandırılan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda halka arz edilmelidir.  % 10, altın hisse olarak devletin elinde kalır, %  muayyen hisse ise, Odalar Birliği, Esnaf Birlikleri veya Oyak...  gibi kanunla kurulmuş resmî organizasyonlara verilir. Gelir Ortaklığı senetleri de Menkul Kıymetler Borsası’nda satılmalıdır.

İktisatta tek doğru yoktur, akıllı tercihler vardır. Aklını kullananlar için…