Son günlerde biraz tavsamış olmakla beraber, erken seçim talebi az da olsa gündemde ki, yerini muhafaza etmektedir. Esasen, şu anda, acizane kanaatime göre Memleketimizin erken bir seçime zinhar ihtiyacı bulunmamaktadır. Zira, Seçmenlerin % 52 sinin oyunu almak suretiyle seçilen bir Cumhurbaşkanı işbaşındadır. Beş yıllık normal görev süresi, 2023 yılının Haziran ayında nihayete erecektir. Milletvekili Genel Seçimlerinin de ayni tarihte yapılması icap etmektedir. Kısaca ifade etmek icap ederse, seçime daha bir buçuk yıla yakın bir zaman olduğu gibi, halkında ısrarlı bir seçim talebi yoktur.
Erken seçim talebin de bulunan, bugüne kadar girmiş olduğu bütün seçimleri açık ara farkla kaybeden CHP. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğludur. Bundan sonra yapılacak olan, ister erken seçimde olsun, isterse zamanın da yapılacak olan seçimde olsun kaybetme ihtimali yine % 1500 kesin ve bankodur. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin ifadesi ile bugüne kadar girmiş olduğu 15 seçimin tamamını kaybeden ve yenilen pehlivan güreşe doymaz misali Kılıçdaroğlu’nun ısrarını anlamak mümkün değildir.. Kaldı ki, CHP bu memlekette 70 yıldır hiç bir zaman tek başına iktidar olamamıştır. Bundan sonra da bir 70 yıl daha geçse, yine iktidar olma ihtimali ve imkanı yoktur. CHP, bu güne kadar hep Milletin arzusu hilafına yapılan gayri meşru ihtilallardan sonra, ara rejimler sayesinde iktidar olabilmiştir.. Bakmayın siz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, iktidara gelirsem şunu yapacağım, şunun hesabını soracağım demesine. Onun bu ifade tarzı, yıllardan beri iktidar yüzü görmeyen CHP tabanını ayakta tutabilmek için algı operasyonu meydana getirme gayesine matuf bulunmaktadır.
Şu sıralar Erken Seçim kısmen gündemden kalktığına göre, şimdi muhalefette bulunanlar kaybetme zeminine doğru yollarına devam etmektedirler. Şöyle ki, bazı kamu oyu araştırma şirketlerinin yaptıkları anket çalışmalarına göre, AK PARTİ nin oyunun düştüğü ifade edilmiş olmasına rağmen, muhalefette bulunanların oy oranları ise hiçbir şekilde yükselmemektedir.. CHP nin oy oranı ise, adeta % 22—23 lere çakılıp kalmış durumdadır. Buna mukabil, 20 yıldır kesintisiz bir şekilde iktidar da bulunan AK PARTİ nin oy oranı nerede ise, hiçbir zaman % 40 ın altına düşmemektedir. Halbuki genel kaide olarak iktidarda olan bir partinin oyları düşer. Fakat bilindiği üzere, yapılan her seçimde AK PARTİ nin ve onun Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oyların oranı düşmek şöyle dursun, devamlı olarak yükselmektedir. Bu durumu, her seçimi kaybeden muhalefet partilerinin iyi değerlendirip, hal ve hareket tarzlarını gözden geçirmelerinde mutlak bir zaruret bulunmaktadır.
Ehemmiyetine binaen şu hususu ifade edeyim ki, Muhalefet partilerinin, hiçbir ayırım yapmadan hepsi, iktidara geldikleri takdirde neler yapacaklarını anlatmaları yerine mütemadiyen Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapmaktadırlar. Böyle bir hareket tarzı ise, muhalefet partilerine ilave bir oy getirmemektedir. Halbuki Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapacaklarına iktidara geldikleri takdirde neler yapacakların, AK PARTİ den farklı olarak hangi yenilikleri getireceklerini anlatsalar herhalde daha fazla halkın teveccühüne mazhar olurlar kanaatindeyim.
Muhalefet partileri, erken seçim olacak diye Cumhurbaşkanlığı adaylığı hususunda aralarında devamlı olarak müzakere yapmaktadır Hatta bir ara Kılıçdaroğlu’nu bile bir hayli havaya soktular. Fakat, İYİ PARTİ Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu, biz kaybetmesi muhtemel bir adayı tercih etmeyiz deyince Kılıçdaroğlu’nun bütün sevinci kursağında kaldı.
Muhalefetin en büyük handikabı seçmene güven verememesidir. Devamlı olarak “Erdoğan gitmeli” diyorlar. Tamam Erdoğan gitsin de yerine Kemal KIlıçdaroğlu mu gelsin. Bu memleketi Kılıçdaroğlu’nun daha iyi idare edeceğine inan pek fazla kimse bulunmamaktadır.. Geçenlerde bir araştırma şirketinin yaptığı Liderlik ile alakalı bir araştırmada Kıllıçdaroğlunu ay oranı % 07 çıkmış. Ali Babacan ile Ahmet Davudoğlu ’nun oy oranları ise % 1----1,5 lar seviyesinde kalmıştır. Bu adı geçen şahıslar velinimetlerine yaptıkları ihanetin cezasını çekmişlerdir. Amiyane tabirle kendilerini inkar etmişler, vefasızlık ve nankörlük yapmışlardır. Bu sebeple halkta, Erdoğan’ı satan herkesi satar kanaati meydana gelmiştir.
Diğer taraftan adı geçen şahıslar biz bu memlekete demokrasi getireceğiz diyorlar. Fakat kaostan, sokaktan, dış baskılardan/ABD Başkanı Biden’den medet umuyorlar, yardım bekliyorlar. Allah aşkına bu memleket de Biden’in desteği ile demokrasi geleceğine inan var mı?. Zira, ABD hiçbir zaman Türkiye de demokrasinin yerleşmesinden yana olmadı. Tam tersine bütün demokrasi dışı müdahalelerin, darbelerin arkasında ABD oldu.
Üzülerek ifade edeyim ki, Muhalefet, son zamanlarda, memleket de meydana gelen pozitif havayı nasıl zehirleriz gayreti içerisine girmiş bulunmaktadır. Fakat bu hususta hiç şekilde başarılı olamamaktadır.
AK PARTİ ise, bütün hazırlıklarını 2023 yılı Haziran ayında yapılacak seçimlere göre ayarlamaktadır. 2022 yılında erken seçim yapılma ihtimali tamamen ortadan kalkmıştır. Esasen Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine göre Recep Tayyip Erdoğan istemediği veyahut da AK PARTİ destek vermediği sürece, erken seçim kararının alınması da mümkün olmadığına göre erken seçime nasıl gidilecektir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de geçtiğimiz Salı günü Partisinin grup toplantısında yapmış olduğu konuşmada “Seçimler zamanında yapılacaktır.” demiştir. Böylece Erken Seçim tartışması gündemden düşmüştür.