İslam’da Namazgâh Kültürü
Farsça namazgâh ve Arapça karşılığı olan musalla kelimeleri genelde namaz kılınan her yeri ifade eder. Fıkıh terimi olarak yerleşim merkezlerinin dışında bayram, yağmur duası ve cenaze namazlarının kılındığı belirli yerler için kullanılır.
Türkçe ’de namazgâh, bayram gibi belli zamanlarda namaz kılınan musallalar yanında yol kenarlarında yolcular için yapılan üstü açık mescitler için de kullanılmıştır. İslâm tarihindeki ilk mescitlerin çoğu bu tarzda inşa edilmiştir. Hz. Peygamber’in Kubâ’da yaptığı ilk mescit ve cuma namazı kılınan Rânûnâ vadisindeki Benî Sâlim Mescidi de (Mescid-i Âtike) böyleydi. Resûlullah uzun bir sefere çıktığında dinlendiği yerlerde tespit edilen uygun bir alan temizlenir, etrafına taşlar dizilerek sınırları belirlenir ve burası namazgâh edinilirdi. Resûl-i Ekrem’in Tebük Gazvesi esnasında on beş kadar yerde böyle açık mescitler yapılmıştır.
Müslüman Türklerde Namazgâh Kültürü
İslam kültüründe var olan namazgâhlar Anadolu'nun fethinden sonra da Türk fetihleri neticesinde elde edilen (Balkanlar dâhil) tüm coğrafyada yaygın biçimde kullanılmıştır.
Malazgirt muharebesi sonra 1073 de fethedilen kadim şehir Tokat'ta da yoğun bicimde namazgâh kullanılmıştır. Tokat kalesi önünde yer alan meydanlık alan namazgâh ve musalla olarak kullanılmış aynı zamanda başta bayram namazları olmak üzere haç yolculuğu uğurlama törenleri burada yapılmıştır.
Reşadiye sınırları içerisinde bulunan Selemen yaylasında ki namazgâh Çaldıran seferine giderken Yavuz Sultan Selim han tarafından yapıldığı ve ordu tarafından kullanıldığı da bilinmektedir.
Selçuklu ve Osmanlı geleneği olan Namazgâhlar; önemli büyüklerin kabri şerifleri ve hazirelerine yakın yerlerde, tarihi mezarlıklarda olmasına istinaden cenazelerde de aynı işlevsel görevi ihya etmektedirler. Tokat'ta başta Şeyh-i Şirvan i kabristanı olmak üzere Erenler mezarlığında da Namazgâhların mevcudiyeti bilinmekte iken ne yazık ki günümüze çeşitli sebeplerden dolayı ulaşmamıştır.
Tokat Şeyh Abdülmecid-i Şirvânî Alaattin Büyükkaya Namazgâhı
Fatih Sultan Mehmet Han’ın Kosova Prizren’de ve Çanakkale’de yaptırmış olduğu Namazgâhların mimarisine bağlı olarak Alaattin Büyükkaya’nın maddi destekleri ile Tokat Belediyesi tarafından inşa edilmiştir. Tokat’taki Şeyh Abdülmecid-i Şirvani Mezarlığı Namazgâh’ı bu geleneği yaşatmak için hazırlanmış ve namazgâha özel kitabe de yine Hakkaklık geleneği ile yapılarak yerine konulmuş kıble taşı ise aynı yerdeki tarihi namazgâhtan günümüze ulaşan malzemelerden yapılmıştır.
Özellikle Pandemi sürecinde cenaze namazlarının camilerde değil, mezarlık alanlarında kılınmaya başlamasıyla birlikte namazgâhın önemi daha da artmıştır.