İnsanların önemli bir çoğunluğu geleceğin belirsizliğinden korktukları ve başlatacakları girişimlerinin başarısından emin olamadıkları için kendilerini ifade etmiyor ve potansiyellerini ortaya koymuyorlar.
Kendi iş ve özel yaşamları ile ilgili risk almıyor ve şikayet ederek oldukları yerde kalmaya çalışıyorlar.
Durumlarını da “…. ama…… yaparsam olacak mı bilmiyorum?”, “….. yapmanın işe yarayacağından emin değilim”, “…… ya …….yaptığımda/dediğimde benim düşündüğüm gibi olmazsa” sözleri ile savunuyorlar.
Ben bu hali gelecek korkusu diye isimlendiriyorum. Bir insanın gelecekten ne kadar korktuğunu iki davranış kalıbından anlıyorum;
1) Gelecekten bir kesinlik olarak bahsetmelerinden….
Gelecekten kaygılanmak gayet doğal ve insani. Belirsizlik her zaman bir endişe yaratıyor. Buraya kadar olan kısım sağlıklı. Bizi düşünmeye ve önlem almaya sevk ediyor.
Korku ise “olasılık” halindeki riskleri “kesinmiş gibi” kabul etmekten doğuyor. İşte bizi tuzağa düşüren zihin oyunu da tam burada.
“Gelecek hiçbir zaman kesin değildir.” Zihniniz geleceği size kesinmiş gibi göstererek size oyun oynuyor ve sizi korkutuyor.
2) Günlük yaşamdaki zorlukları ön plana çıkararak şikayet etmelerinden…
Gelecek korkusundan kaçmanın yaygın bir yolu da günlük sorunlara aşırı boğularak kendimizi uyuşturmaktan geçiyor. İnsanlar, günlük sorunlardan, aksaklıklardan, haksızlıklardan, yanlışlıklardan bahsederek ve başka birilerinin çözüm bulmasını talep ederek kendilerini uyuşturuyorlar. Dünya hep benim istediğim gibi olsun talebi ve insanları suçlama gelecekten kaçmanın yaygın bir yolu.
Peki ne yapacağız?
Gelecekten korkmayın. Gelecek sizi korkuttuğu kadar kesin değil. Günlük olaylardan şikayet ederek enerjinizi tüketmeyin.
Güçlü yanlarınızla yapabileceğiniz birçok şey sizi bekliyor. Zaten bugün başardığınız şeyler o güçlü yanlarınızın eseri. Onları hatırlamanız ve kullanmak için küçük riskler almanız yeterli. Tekrar tekrar söylemek istiyorum. Gelecek kesin değil. Merak etmeyin.
Kolaylıklar diliyorum.