Yahudiler Ortadoğu’ya yerleşti yerleşeli bütün dünyanın huzuru bozuldu. Gün geçmiyor ki gazeteler, televizyonlar İsrail’in yeni bir tecavüzünden bahsetmesinler. Kapitalist Yahudilik âleminin beslediği, desteklediği bir avuç İsrail ordusu, kabına sığmamakta ve her türlü melanetleri yapmaktadır.
Yakındoğu’nun Arap aleminin kalbine bir hançer gibi saplanan İsrail’in bu tecavüzleri karşısında Araplar tam bir birlik halinde hareket edememekte. Günlerini nutuklarla, mitinglerle, protestolarla geçirmektedirler. Bu sebeple de bütün Arap âleminde isyanlar, parçalanmalar devam etmektedir.
Atlas denizinden İran sınırlarına kadar yayılan 200 milyondan fazla nüfusa sahip olan Arap alemi 6 milyonluk İsrail’in hakkından gelememiş bütün haklarını Yahudilere çiğnetmişlerdir. 2 milyona yakın Arap kendi öz yurtlarından sürülmüş, Filistin mültecileri adı verilen bu zavallılar aç çıplak çöllerde dolaşmaktadırlar.
Diğer taraftan Arap zenginleri, şeyhleri, emirleri sayısız cariyeler, son model lüks arabalar türlü zevk sefa içinde binbir gece masallarının alemini yaşamaktadır. Bu adamlar ömründe bir defa olsun karnı doyuncaya kadar yemek yemeyen, bir defacık olsun kahkaha ile gülmeyen o mübarek peygamberin ümmetinden olamazlar. Bugünkü Arap aleminin İslamiyet’ten evvelki Araplarla hiçbir farkı yoktur.
Arap memleketleri, dünyanın en zengin memleketleridir. Zira bu memleketlerde 20. ve 21. asrın medeniyetinin şah damarı, kanı, canı olan zengin petrol kaynakları mevcuttur. Yerin üstüne hâkim olamayan Arap, yerin altından da bihaberdir. Biz Türkler din kardeşlerimiz olan Arapları her bakımdan kuvvetli, kudretli kendi memleketlerinde hür ve müstakil hiçbir istismara yer vermeyen insanlar, devletler olarak görmek isteriz.
Asırlarca bir arada yaşadık, adetleri adetlerimize, dilleri dilimize karışmış bütün içtimai hayatımıza girmiş, vicdanlarımıza kadar sinmiştir. Büyük Ortadoğu projesi gereği ABD’nin Ortadoğu’daki devletlere saldırısını ve rejim değiştirmeye kalkışmasını millet olarak asla tasvip etmedik.
Bu sebeple de İsrail’in Gazze’ye yardım için giden gemiye saldırıp dokuz vatandaşımızı şehit etmesi ve Arap ülkelerindeki kargaşaları teşvik etmesi sebebiyle İsrail’den elçimizi çektik. Bu ülkelerden Suriye ve Mısır devamlı Türk düşmanlığı yapmış, Suriye yıllarca Terörist başını Şam’da malikânelerde yaşatmış ve Hatay ilimizi bizden isteme cesaretini de göstermiştir.
Bu ülkeler, Türkiye aleyhine yapılan düşmanlıklar bize yönelteceği yerde İsrail’e yönetilse Araplar sözlerinin eri olsalar, ortada İsrail diye bir şey kalmayacağı gibi bütün Ortadoğu bilhassa Arap alemi büyük devletlerarasında bir pazarlık mevzuu bir nüfuz sahası olmaktan çıkar. Ortadoğu’da sulh ve sükunun muhafazası ve devamı isteniyorsa şöyle hareket edilmesi gerekmektedir.
1. Ortadoğu’da devamlı huzursuzluğa sebep olan İsrail, Arap ülkelerinin birleşmesi, birlikte hareket etmesiyle Yahudi şımarıklığına son verebilirler.
2. Ortadoğu devletleri hassaten diğer İslam devletleriyle anlaşarak Atlantik’ten Endonezya’ya kadar 500 milyon Müslüman’dan müteşekkil bir topluluk halinde kuvvetli kudretli bir varlık halinde dünyanın karşısına dikilmelidir.
3. Bu İslam devletleri, krallıkları, emirlikleri bırakılmalı Cumhuriyet idaresine kendi hür iradeleri ile geçmelidirler. Böylece milletle devlet ve hükümet idare edenlerle idare edilenler arasındaki düşmanlık kalkmalıdır.
Bugün Ortadoğu’dan Fransızlar ve İngilizler çekilmiş görünmektedir. Ancak Ortadoğu’da ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın çıkarları çakışmaktadır. Ortak emperyalist politikalar dünyanın her yerinde olduğu gibi Ortadoğu’da da ABD tarafından planlanır.
Askeri operasyonları ABD icra eder, istihbarat çalışmaları İngiltere, kültürel faaliyetleri Fransa yürütür. Amaca ulaşmak için çeşitli dolapların çevrilmesi ve ortalığın karışması gerekir. Bunu tezgâhlayan da Almanya’dır.
Bugün Ortadoğu Arap ülkeleri isyanlarla, çatışmalarla karanlık günler geçiriyorsa bunun sebebi Ortadoğu’da çıkarları çakışan devletlerdir.
İsrail Ortadoğu’da başlı başına bir meseledir. İsrail’i uzaktan yakından ilgilendiren her mesele dünya iktisadiyatını hatta fikriyatını elinde bulunduran Yahudilik alemini dolayısıyla bütün dünyayı ilgilendirir.
Her devlet kendi boşluğunu kendisi dolduracak hale gelmeli. İçtimai, iktisadi, siyasi her saha kuvvetli olmalı memleketlerini bir istismar sahası olmaktan kurtarmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde hiç bu kadar acz içinde olmamıştır. Öğretmenleri kaçırılıyor, polisleri, askerleri, korucuları şehit ediliyor. PKK teröristleri artık işi o kadar ileriye götürdüler ki kendi insanlarına kurşun sıkıyorlar.
Bayanları öldürüyorlar ondan sonrada “Affedersiniz biz polis zannettik“ diyorlar. Eskiden bir söz vardı “ Doğmamış çocuğa don biçmek “ şimdi “ Doğmamış çocuğa kefen biçiyorlar.” Bizim yöneticilerimizde PKK terör örgütünün uzantılarıyla görüşmelerinden memnun hatta meclise gelmelerinden de büyük mutluluk duyuyorlar.
Yüce Allah milletimizi korusun.