Evlilikler, tıpkı bir bitki gibi, canlıdır. Statik değil, dinamiktir. Evliliklerin de bitkiler gibi bakılması, sulanması, gübre verilmesi, havalandırılması, vitamin verilmesi, zamanı geldiğinde kuruyan dallarının budanması ve toprağının yenilenmesi gerekir. Bütün bu faaliyetler özen ve çalışmayı zorunlu kılar.
Aksi durumda bir bitkinin kuruması gibi, evliliklerde içerden kuruyabilir. Zamanla mutluluk değil, çile vermeye başlar.
Ancak gayret gösterdiğimiz bir evlilik bizim için değerli ve faydalı olabilir.
Evliliklerde eşler birbirini mutlu edecek faaliyetleri düşünmeli ve gerçekleştirmelidirler. Eşler dış görünüşlerine dikkat etmeli, iletişimlerini canlı tutmalı, önemli günleri hatırlamalılar. Evliliklerin akıbeti, eşlerin ilişkilerine gösterecekleri karşılıklı dikkat ve gayretle doğru orantılıdır.
Evliliklerde her şey zamanla değişir. Dış görünüş, yüz ve beden kadar, düşünceler, duygular ve ruhsal yapı da değişir. Evliliklerin değişmeyeceğini düşünmek ve eşini olduğu gibi sahiplenmeye çalışmak, aile birliğinin sarsılmasına yol açar.
Her alanda olduğu gibi, evliliklerde de sürekli değişme ve gelişme esastır. Düşünce ve duygularımız 20’ li yaşlarda başka, 50” li yaşlarda başkadır. Bunu anlamak ve fark etmek gerekir.
Eşlerin istek ve ihtiyaçlarının farklılaşması sorun oluşturmamalı.
Mutlu ve uzun süreli evlilikler, bir ev kiralamaya benzer. Kiralık evler gibi, evlilikler de kiralanan hayatlardır. Yerleştikten bir müddet sonra evin kirası değişebilir. Ev yenilenmek ve boyanmak ister. Değişen şartlara göre belki odalarını değiştirmek, bölmek veya birleştirmek gerekebilir.
Nasıl ki boyanmayan ve bakılmayan bir evde oturmak zevk vermese, yenilenmeyen ve gözden geçirilmeyen evlilikler de huzursuzluk ve mutsuzluk üretirler. Eşler farklılaştıkça evliliklerdeki ilişkiler de yenilenmeli.
Dar gelen evler gibi, evlilikler de zamanla eşlerin hevesini bakımsızlık yüzünden kırmakta ve huzursuzluk vermektedir.
Mutlu bir evliliğin yolu, sahiplenmekten değil, eşlerin birbirini tanımasından ve değişimi anlamasından geçer.