Türk milletinin varlık sebebi olarak kabul ettiğimiz güzel Türkçemizin nasıl ve kimler tarafından yozlaştırıldığını araştırıp sizlere bu konuda bilgi sunmak istedim. Öz Türkçe diye uydurukça kelimeleri dilimize yerleştirmeye çalışanlar kimlermiş biliyor musunuz? Türkiye’de yıllarca beynelminelci geçinen yazarlar, üniversite hocaları ve onların yardakçıları!
Bunu iki sebepten yapıyorlardı birincisi güzel Türkçemizi bozmak ve bu sayede eski ile yeni arasındaki bağları koparmak. Yani milleti birbirinin dilinden anlamaz hale getirmek. İkincisi dinimiz, inancımız sebebiyle dilimize yerleşmiş Arapça kelimeleri atarak onların yerine Frenkçe kelimeleri koymak.
Bir millet dilini kaybederse kültürünü, tarihini kaybeder. Onun için beynelminelciler bu gayret içerisindeydiler. Bu araştırmayı yaparken “Yağmur Atsız’ın “ Meçhul Genç Gazeteciye mektupları” kitabı elime geçti. Kitabı Türk Edebiyatı Vakfı yayınlamıştır.
Yağmur Atsız büyük Türk düşünürü Nihal Atsız’ın oğludur. Bizler Nihal Atsız’ın eserlerini okuyarak fikri yapımızı geliştirdik. Yağmur Atsız solcu bir yazar olarak tanınır. Ancak değişen dünyada vatanseverliğin, milliyetçiliğin, devletin bölünmez bütünlüğünün ve cumhuriyetin temel ilkelerine bağlılığın solcusu, sağcısı olmayacağını da öğrendik. Vatan ve millet sevgisi bir ideoloji değildir. Vatan sevgisi imandandır!
Yağmur Atsız diyor ki;
Ana dilini bilmeyen kimseye yabancı dili de öğretemezsiniz. Zira o şahıs her dilin yabancısıdır. Bundan ötürü ben hep yabancı dilde eğitim veren okulların aleyhine olmuşumdur.
Hazırlayıcı sınıflar diye uygulamaya önce onbir yaşlarındaki yavruların zihinlerini iğdiş ederler. Daha sonrada Türkçeyi el yordamıyla konuşan körpe dimağlara beş altı yüz İngilizce, Fransızca, Almanca kalıp zerk ederler ve ondan sonrada asıl tedrisat başlar.
Böylece daha kendi ana dilini öğrenmeksizin bir ecnebi dilin girdisi, çıktısı bilinmez caddelerine, meydanlarına ve ara sokaklarına fırlatıp atılan on, oniki yaşlarındaki çocuklarımız aradan sekiz on yıl daha geçince hiç değilse kısmen ne oluyorlar bilir misiniz? İri kıyım gazetelerin dış haberler servislerine mütercim.
Bunlar genellikle makaslama servisleridir. O servislere Batı ülkelerinden gazete ve dergi gelir, onlarda oradan beğendiklerini makaslayıp genellikle mahreç göstermeksizin derç ederler. İşte ahlaki felaketin yanı sıra zihni ve fikri felakette o zaman başlar. Zira o bahsettiğimiz genç arkadaşlar, Türkçe bilmedikleri için ellerine verilen metinleri çevirmekten acizdirler. Biz bu çocuklara ne verdik ki ne bekliyoruz?
Bir memlekette klasik lise eğitiminin canına okunursa kendimize ait ne varsa hepsi hakir görülürse, edebiyat hocası olarak odun kafalılar öğrencilerine ilk derste Nihat Sami’nin kitaplarını (tıpkı Hitler gibi ama ilericilik namına) yaktırıp kafanızı ölmüş şeylerle dolduramam derlerse bir dil birtakım mektep kaçkını haytaların elinde kalırsa siz artık o gençlerden ne bekleyebilir siniz?
Sorabilirsiniz ki kırk elli yıl sonra 80 milyon Türk nereye gidecek? Güzel Türkçemiz ne olacak? Sümerler nerede? Hititler nerede? Frigler nerede? Asurlar nerede? Elamlılar nerede? Mayalar nerede? Romalılar nerede?
O her karış toprağı şehit kanı ile sulanmış mukaddes Anadolu ise hiç merak etmeyiniz oda yeni sahipler bulur. Parselleme çalışmaları çoktandır sürüyor. Zaten taptaze bir umursamazlık ve dipdiri ilgisizlik içinde tarih sahnesinden kayıp gidiyoruz. Hem de göbek atarak!!!
Bu rezillik bu pespayelik elbette bir anda başlamadı. “MESELA” kelimesi Arapçadır, aman öz Türkçeleştirelim diye yerine “ÖRNEĞİN“ kelimesini alanlara soruyorum. İyi ama oda Ermenice “ORİNAG“ kelimesinden geliyor. Yani Arapçasını atıp yerine Ermenicesini alarak Öz Türkçeleştiriyorsunuz öyle mi?
Türk milleti nesiller ve asırlar boyu incelterek, yontarak öbür dillere teatide bulunarak Türkçeyi dünyanın en güzel, en renkli dillerinden biri haline getirmiştir. Esasen çok sağlam ve inanılmaz derecede ifade zenginliğine sahip bu yapıyı büyük Türk bilgini ve Türkolog Max Müller’in deyişiyle bu sanki dil bilginleri heyeti tarafından icat edilmiş muhteşem kavramlar ve saygılar anıtını getirmiş o 1939’ların şahikasına ulaştırmıştır. Arkadan gelenler ise elli senede bir tilcik leşleri toplu mezarına dönüştürdüler.
Zaman kiplerinin zenginliği yönünden Türkçe dünya şampiyonudur. Bu alanda bütün dillere fark atar. Türkçenin ilim dili olamayacağını söyleyen zavallılar 1890 basımı Türkçe- İngilizce Redhouse sözlüğünde 93.000 Türkçe kelimenin İngilizce karşılığı olduğunu bilirler mi?
Öz Türkçe diye yutturmaya çalıştıkları kelimelerin çoğu uydurukça ve Ermenice, Fenikece ve eski Cermen dillerinden uydurulmuş kelimelerdir. Böyle diyor Yağmur Atsız….
Bir milletin dilini bozmaya ve eskidir diye hiç kimsenin uydurukça kelime üretmeye hakkı yoktur. Türkiye’deki bütün edebiyatçıları, dil uzmanlarını göreve çağırıyorum. Türk milletinin dilini bozmak isteyenlerle mücadeleye davet ediyorum. Bir milletin önce dilini bozmaya çalışırlar, sonra kavram kargaşası yaratırlar. Dedenin dilinden anlamaz torun isterler ki bölünsün dün ile bugün.
Büyük düşünür rahmetli Gaspıralı İsmail bütün Türk dünyası için dilde, fikirde, işte birlik çağrısı yaparken biz Türkiye Cumhuriyeti içerisinde birbirimizin dilinden anlamaz hale getirilmek isteniyoruz.
Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin.
Ne mutlu Türkün diyene…