Ahde Vefa Toplantıları

Bütün dünya ülkeleri de böyle midir bilmiyorum. Bizim memleketimizde yaşayan insanlar ne kadar değerli ve kabiliyetli olursa olsunlar, umumiyetle, hayatta oldukları süre zarfında pek kıymetleri bilinip takdir edilmezler. Hatta öyle ki, bir kimse şahsi kabiliyeti ve çalışkanlığı ile kendi sahasında biraz temayüz edip öne çıkmaya başlamış ise, hemen en başta yakınındakiler olmak üzere, etrafındakiler haklı veya haksız en ağır tenkitlerini acımasızca yapmaya başlarlar. Çok fazla yükselmesine mâni olmak için de amiyane tabirle, paçalarından tutup devamlı olarak aşağıya doğru çekiştirirler. Bunun günlük hayatımızda birçok örnekleri olduğu gibi, yakın tarihimizde de birçok müşahhas misalleri bulunmaktadır. Hayatta iken devamlı olarak tenkit edip, yerden yere vurduğumuz kimselerin, öldükten sonra ne kadar değerli olduğunu, yerlerinin doldurulmasının imkânsız olduğunu anlatarak sonradan yasını tutarız.

Bu duruma yakın tarihimizden iki misal vermek icap ederse, bunlardan birisi, Osmanlı’nın son döneminde 33 yıl kesintisiz olarak Padişahlık yapmış olan Cennet mekan Sultan Abdülhamid Han, diğeri de 1950 – 1960 yılları arasında Demokrat Parti’den 10 yıl boyunca Başbakanlık yapmış bulunan Merhum Adnan Menderes’ tir.

Cennet mekân Sultan Abdülhamid Han dünyanın en karışık olduğu bir dönemde Osmanlı İmparatorluğunu 33 yıl dirayet ve liyakat ile idare ederek, İmparatorluğu dağılmaktan kurtarmıştır. Ancak ne var ki, İngiliz Ajanları ile Masonların yıllarca devam eden entrika ve her türlü yalan iftiralar ile tahtan indiren yabancılar ve onların yerli uşakları, birkaç yıl gibi kısa bir süre zarfında koca imparatorluğu paramparça ederek, emellerine nail olmuşlar ve hayallerini de bir bir gerçekleştirmişlerdir. Üstelikte Sultan Abdülhamid’e Kızıl Sultan” lakabını takmışlardır. Üzülerek ifade edeyim ki, İngiliz Ajanları ile Masonlar tarafından takılan bu hayasızca lakap, memleketimizde de bir zamanlar ders kitaplarına da girmek suretiyle yıllarca okullarda talebelere okutulmuştur.

Bugün ise, Sultan Abdülhamid’in değeri anlaşılmış bulunmaktadır. Bu itibarla, bırakınız “Kızıl Sultan” demeyi, unvanı ve lakabı “Cennet mekân Sultan Abdülhamid Han” olarak değiştirilmiştir. Hatta öyle ki, nerede ise, kabrinin üzerine bir türbe yapılması dahi gündeme gelmiş bulunmaktadır.

Rahmetli ve Merhum Şehit Adnan Menderes ise, 1950’den itibaren on sene kesintisiz olarak Demokrat Parti’den Başbakanlık yapmış olup, yapmış olduğu hizmetler nazarı itibara alınarak, milletin büyük ekseriyeti tarafından takdir edilerek, sevilmiş ve sayılmıştır. Ne var ki, karıncayı bile ezmekten imtina eden böyle Munis bir adama diktatör demişler, hatta bazı üniversite talebelerini kıyma makinelerinde kıydırdığı iftirasını dahi atmışlardır. 27 Mayıs 1960 tarihinde de yapılan haince bir ihtilal ile devrilmiştir. Fakat yapılan muhakeme sonunda, iftiralarının hiç birisi ispat edilememiştir. İhtilali yapanlar tarafından kurulan ve öyle söylendiği gibi yüksek olmayan Yüksek Adalet Divanı tarafından yapılan emsali görülmemiş uydurma mahkemeler neticesinde idama mahkûm edilerek, karar 17 Eylül 1961 tarihinde infaz edilmiştir. O gün akşam saat 19.00 haberlerinde idam haberi verilice bütün aile efradı olarak hüngür hüngür ağladığımızı hatırlıyorum. Allah Merhum Adnan Menderes’e gani gani rahmet eylesin, ruhu şad olsun, mekânı Cennet olsun.

Bütün bu haksızlık ve yapılan iftiralar neticesinde idam edilen Adnan Menderes, hiçbir zaman milletin büyük bir ekseriyeti tarafından kalplerden silinmemiştir. Bilindiği üzere, ismi köprülere, yollara, havaalanına ve daha birçok tesise verilmiş bulunmaktadır. Bunlar da kafi gelmemiş, mezarı İmralı Adasından, kendisi tarafından yaptırılmış olan Vatan Caddesinin sonundaki bir yere Devlet tarafından anıt mezar yaptırılarak oraya, eşi emsali görülmemiş çok kalabalık bir cemaatin iştiraki ile yapılan merasimle, idam edilen iki bakan arkadaşı Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ile yan yana defnedilmiştir. Her üçünün de ruhu şad olsun. Sebep olanların da Allah müstahakkını versin.

****

Bu girişi yaptıktan sonra, gelelim Ahde Vefa Toplantılarına. Ahde Vefa toplantıları ilk defa Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanlığı tarafından başlatılmıştır. İlk toplantısı da 13 Kasım 2021 tarihinde vefat ederek aramızdan ayrılmış bulunan, Merhum mütefekkir, fikir adamı, şair ve yazar Mustafa Yazgan Beyefendi için yapılmıştır.  Bu vesile ile Hocamızın ruhu şad olsun, mekânı Cennet olsun temennisiyle, ruhu için El Fatiha…

Daha sonraki yıllarda, Ahde Vefa Toplantıları, Rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, yine merhum Prof. Dr. Turan Yazgan, Av. Zeki Hacı İbrahimoğlu, Aydınlar Ocağı Eski Başkanlarından rahmetli Nihat Gürer, Ahsen Okyar, e. Avrupa Bakan Yrd. Dr. Alaattin Büyükkaya ve son olarak da Bekirpaşa Eski Belediye Başkanı Abdullah Köktürk için yapılmıştır.

Son olarak yapıldığı için Abdullah Köktürk ile alakalı olarak yapılan toplantıdan kısacık da olsa birkaç cümle ile bahsetmek istiyorum. Abdullah Bey için 13 Kasım 2021 tarihinde EMEX Otel’de Akça Koca Kültür Platformu tarafından bir toplantı tertip edilmiştir. Bu toplantıya iştirak bir hayli yüksek olmuştur. Abdullah Bey, konuşmasında geçmişte yapmış olduğu hizmetleri anlatmıştır. Bu arada, söz alan birçok arkadaş da Abdullah Bey’in yapmış olduğu hizmetlerden ve onun ile olan müşterek hatıralarından bahsetmişlerdir. Bu arada, her yıl 23 Nisan Çocuk Bayramı münasebetiyle, Dünyanın muhtelif ülkelerinden Memleketimize getirmiş olduğu öğrencilerden sitayiş ile bahsedilmiştir. Bu cümleden olarak, yurt dışından gelen bu talebelerin ileriki yıllarda bulundukları ülkelerde, Memleketimiz için birer gönüllü kültür elçisi olacakları hususu açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Benim de acizane kanaatime göre, Abdullah Bey, doğduğu köyden kopmayan, toprak ile olan alakasını hiç bir zaman kesmeyen ve ayni zamanda bulunduğu yere renk ve kalite katan, etrafına pozitif enerji saçan değerli bir arkadaşımızdır.

Toplantıda Abdullah Bey’in eşi Güler Hanım ile oğlu Alihan ve kızı Sevde Nur da babaları hakkındaki duygu ve düşüncelerini anlatmışlardır. Hoş ve güzel bir Ahde Vefa toplantısı olmuştur. Toplantının yapılmasında emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Netice itibariyle, “marifet iltifata tabidir”düşüncesinden hareketle, bu nevi toplantıların faydalı olduğu kanaatindeyim.