Sosyal ihtiyaçlar ve sosyal güven hayatta kalmamız için gereklidir. Beyin bu güveni ödüllendirir. Birine yaslandığımız, birine güvendiğimiz veya onun güvenini hissettiğimiz zaman oksitosin denilen bağlanma ve mutluluk hormonunu salgılarız. Ait olmak ve güven hissi oksitosinle ilgilidir.
"Hiç kimse tek başına bir ada değildir” diyen John Donne sosyal desteğin önemine vurgu yapmaktadır.
Ancak beynimiz her zaman oksitosin salgılamak yerine sosyal ilişkileri analiz eder. Bu sosyal ilişkiler tehdit oluşturmadığı zaman rahatlarız ve beynimizde oksitosin salgılar.
Bir grupla birlikte yaşamak bir gruba ait olmak, güven içinde olmak demektir. Gruptan ayrılmak oksitosini azaltır ve kortizolu artırır. Gruba tekrar katıldığımızda oksitosin salgılanmaya ve kortizol azalmaya başlar.
Günümüzde kalıcı ve uzun süreli bağlanmalar daha az tercih ediliyor. Ancak bir gruba ait olmadığımız zaman, bir şeyler yanlış oluyor hissine kapılıyoruz.
Herkesin adımızı bildiği gruplara ihtiyacımız vardır. Sosyal işbirliği, tehlikede olma hissini oksitosin sayesinde, güven içinde olmaya dönüştürüyor.
Bu sebeple sosyal ilişkilerimizi, sosyal bağlarımızı her geçen gün güçlendirmemiz gerekir. Hepimiz sosyal desteğe ihtiyaç duyarız. Hastalandığımızda biz hastaneye taşıyacak bir insan arar gözlerimiz. Duygusal olarak, telkinlere ve iyi dinleyiciye ihtiyacımız vardır. Paramızı nasıl yöneteceğimiz hususunda bilgi verecek dostlar ararız.
Güvenebileceğimiz ve kucaklaşabileceğimiz en az üç arkadaşımızın olması gerekir. Bu samimi arkadaşlar sosyal destek vererek, stresimizi ve çektiğimiz acıları azaltırlar.
Mutlu insanlar, mutsuzlara nazaran daha iyi sosyal ilişkiler ve sosyal bağlar kurabiliyor. Aralarındaki sosyal destek güçlü olan kişiler, daha sağlıklı ve daha uzun yaşıyorlar.
Sosyal desteğin gücünü her alanda görmek mümkündür:
Örneğin Türkiye’de yerleşik olan “el alem ne der” diye bir söz vardır. “El alem” olarak nitelenen bireyin içinde yaşadığı özellikle yakın çevresidir.
“Sürüden ayrılanı kurt kapar” sözüyle de kastedilen otoritedir, güçtür, iktidardır. Çünkü sürüden ayrılan otoriteye, iktidara başkaldırmış demektir.
Bir deneyde, bir asansörde bulunan üç kişi (bu kişiler deneyin gerçekleşmesi için rol yapan kişilerdir) sırtlarını asansörün kapısına dönerler. Asansöre giren başka bir kişi ise, bunun bir deney olduğunu bilmeksizin, diğerlerini taklit ederek asansöre sırtını dönmektedir. Deney defalarca tekrarlanmasına karşın, asansöre giren insanlar çoğunluğun davranışlarını taklit ederler.
İşte Van'da sürü faciası... Van'ın Gevaş İlçesi'nde sarp kayalıklarda otlayan koyun sürüsünden 1480 tanesi, inanılması güç bir olay yüzünden uçurumdan düşüp telef oldu. Kayalık bölgede otlayan sürüdeki bir koyun uçurumdan atlayınca bin 480 koyun da peşinden atladı. Koyunların 450’si ezilip ölünce, diğerleri üzerlerinden geçip kurtulmuştu. Demek ki ait olma hayvanlarda da var.
Ait olma sosyal sağlığın temel faktörüdür. Kişinin diğer insanlarla olan iletişimi, sevilme, ait olma ve arkadaşlarıyla ilişkileri sosyal sağlığı belirleyen en önemli faktörlerdir.