İddia: Dileyen “kelime ” der, dileyen de “sözcük ” der. Her iki kesim de birbirini bunun için kınayamaz.
Cevap: Hakîki Türkçe-severler daima doğrusunu kullanmalılar; yanlış kullananları münâsip bir dille uyarmalılar.
İddia: Öbür Türk toplulukları Rus egemenliğinden dolayı bu gibi akımlarda geri kaldılar. Dolayısıyla aramız açıldı. Bizim amacımız, bilgi çağını karşılayabilecek YENİ BİR DİL YARATMAKTIR. Bizim amacımız, bilgi çağından sonra gelecek olan çağa, dilimizi işlek bırakabilecek özgücü vermektir. Bunun için de Türkçenin bütün söz varlığından, bütün gücünden yararlanmalıyız. Görkemli bir ulusun, olağanüstü bir dili olmalı. Öbür Türk ulusları da egemenliklerini kazandıklarına göre, bu akıma koşulmalı, dillerinin gücünden yararlanmalıdırlar. Bu konuda deneyimi olan Türkiye'yi örnek almaları, bizim yaptığımız yanlışlara düşmemelidirler.
Cevap: Dünya târihinde, bir tanecik olsun, ‘Yeni bir dil yaratan’ devlet, millet var mı? Moskof rejimi, aynı dine mensup, aynı soydan gelen insanların birbirleriyle irtibatını kesmek için, yönetimi altındaki Türklere mahsus olmak üzere, için yeni bir dil yaratması için İlminski’yi görevlendirdi. Bu hareketin temelinde, Türk milletini yok etme gayesi vardı. İlminski Moskofunun yapamadığını şimdi siz mi yapacaksınız?
Bakü’de karşılaştığım bir Azerbaycanlı Türk’le de, Özbekistanlı Türk’le de konuşup anlaşabiliyordum. Kırım Türkleri ve Kazan Türkleri ile de… Fakat o Türkler, aralarında ancak Rusça konuşarak anlaşabiliyorlardı. Mel’un Moskof’un başlattığı yıkım projesi, Komünizmin yıkılmasıyla yarım kalmıştı. Şimdi siz bu proveyi devam ettirip tamamlamak sevdasında mısınız?