Bâzı ilâhiyatçıların sıcak bakmadığı mutasavvıfların tasavvuf âlemi, bir bakıma İslâmiyet’in akademisidir. İlk büyük Türk Mutasavvıfı Pîr-i Türkistan Hâce Ahmed-i Yesevî diyor ki; ‘İslâmiyet’in temel bilgilerini öğrenmeden tarîkata girilmez, değil mürşid, mürid bile olunmaz. Böyle müridlerin her an ayağı kayıp, kaybolanların karanlık kuyularına düşebilirler.
Tasavvuf geleneğinde ibâdetlerin iç mânâları üzerinde durmak bir özellik olarak dikkati çekmektedir. Yesevî kültüründe de, bilhassa temizlikle ilgili olmak üzere, bu geleneğin zengin örnekleri vardır.
Örneklerden birinde Yesevî Şeyhi, müridine sorar:
-Abdest aldın mı?
-Evet.
-Elini, yüzünü güzelce temizledin mi?
-Evet.
-Elini yüzünü temizlerken, din kardeşine olan dargınlığını ve diğer kötü duygularını da kalbinden atıp kalbini temizledin mi? -Hayır!
-Öyleyse sen derûnî ölçüde abdest almış sayılmazsın. Var git namazını kıl. Allah kabul etsin!
Oğuz Çetinoğlu: Hoca Ahmed Yesevî. Bilgeoğuz Yayınları, İstanbul 2021.v