Profesör son dersine “bakış açısı ve düşünce yapısı üzerine hayati bir ders“ adını vermişti. Profesör bir bardak suyu başının üzerine kaldırıp öğrencilerine soruyor: “Bu bardaktaki suyun ağırlığı sizce ne kadardır?
Öğrenciler 200 gramdan 600 grama kadar değişen cevaplar vermişlerdi.
Profesör cevapları dinledikten birkaç dakika sonra başını salladı ve “benim bakış açımdan mutlak (salt) ağırlığının önemi yok. Her şey onu ne kadar süre tutacağıma bağlı. Bir veya iki dakika tutarsam hafif sayılabilir. Bir saat boyunca tutarsam ağırlığı kolumu ağrıtabilir. Bir gün boyunca tutarsam koluma kramp girebilir, hissizleşebilirim ve böylece bardağı yere düşürürüm. HER DURUMDA BARDAĞIN MUTLAK AĞIRLIĞI DEĞİŞMEZ ANCAK ONU NE KADAR TUTARSAM BANA O KADAR AĞIR GELİR.
“Acıdan kurtulmak için ne yapmalıyım” diye sorar profesör.
“Bardağı yere bırakın!” der bir öğrenci.
“Peki” diye yüksek sesle cevap verir profesör ve devam eder:
“Bu, sizden sürekli aklınızda tutmanızı istediğim bir derstir. Hayattaki problemleriniz endişeleriniz, hayal kırıklıklarınız ve stresli düşünceleriniz bir bardaktaki su gibidir. Kısa bir süre düşündüğünüzde bir şey olmaz. Fakat biraz fazla düşünmeye başladığınızda acı vermeye başlar. Eğer tüm gün boyunca düşünecek olursanız, kendinizi bir şey yapmaktan aciz, felç olmuş gibi hissedersiniz. Problemleri kendinizden uzaklaştırmanız çok önemlidir. Onları terk etmediğiniz sürece başka hiçbir şey yapamazsınız. Bardağı yere bırakmayı unutmayın! Bu her zaman hatırınızda olsun. Bardağı yere bırakın! Bu sadece problemlerimizde ve üzüntülerimizde geçerli değil. Bazen acı çekeriz veya bir arkadaşımızın ihanetine uğrarız ve bu kini hayatımızın tamamına yayarız. O gittikçe büyür ve ıstıraba, acıya neden olur. Affetmeyi ve unutmayı öğrenmek sadece diğer insanlar için değil, sizin için de harika olur…”
İşin sırrı, endişelerimizin, hayal kırıklıklarımızın ve stresli düşüncelerimizin büyük bir kısmının BİZİN KENDİ OLUŞTURDUĞUMUZ, YARATTIĞIMIZ BİR ÜRÜN OLDUĞUNUN FARKINA VARMAKTIR. Er veya geç düşüncelerimize ve gördüklerimize dönüşürüz.
Hayatımızda küçük olaylardan trajedi yaratma oranımız nereyse yüzde 98 dir. (Marc ve Engel, Mutluluğa Geri Dönüş, s. 18).
Zayıflar asla affedemez. Affetmek güçlü insanların özelliğidir, diyor Mahathma Gandhi.