Dünya üzerinde büyük bir târih ve medeniyet yaratmış ve yaşatmış olan Türk ırkı, benliğini en iyi korumuş bir millettir. Türkler, târihten önceki ve sonraki zamanlarda, yayıldıkları, göçtükleri geniş ülkelerde rast geldikleri ve yurtlarına komşu oldukları ırklarla karışmak mecburiyetinde kalmışlardır. Fakat bu karışmalar Türk ırkının kendine mahsus benliğini, vasfını kaybettirmemiştir. Ancak uzun zamanlar ekseriyet olan ırkların arasına karıştıkları vakit -meselâ Bulgar Türklerinde olduğu gibi- önce dillerini, sonra dinlerini unutmuşlar ve Türk’e ait özelliklerini kaybetmişlerdir. Bu meyanda, Slav kültürüne mensup insan kalabalıkları arasında yaşamış olmalarına rağmen Gagauz Türkleri gibi dillerini unutmayanlar, Hıristiyan dinine mensup olmalarına rağmen Türk kalmayı başaranlar vardır. Bu başarıda Hamdullah Suphi Tanrıöver’in (1885-1966) büyük rolü verdir. Tanrıöver Osmanlı döneminde mebus, Cumhuriyet döneminde milletvekili ve Millî Eğitim Bakanı, Türk Ocakları Genel Başkanı ve Bükreş Büyükelçisi olarak hizmet görmüştür. Döneminin en muhteşem hatiplerinden biriydi.
Türk Milleti karıştığı ırkları yükseltmiş ve ilerletmiştir. Büyük Türk ırkı, kendine mahsus ad ve san ile ve ortaklaşa dili, kültürü, târihi ve hâtırâlarıyla, bugünkü millet târifine uygun büyük bir varlıktır.
Nüfus çoğunluğunun Türklerden oluştuğu devletlerde Berke Han ve Gazan Han gibi farkı kültür ve dinlere mensup yöneticiler de Türk kültürünü benimsemişler İslâmiyet’le şereflenmişlerdir.
Eski Türkler içerisinde en kalabalık boy olan Oğuzlar, büyük ölçüde bugünkü Azerbaycan ve Anadolu Türkleri ile aynı özelliklere sâhiptir. Umûmiyetle beyaz-buğday tenli, brakisefal (yuvarlak başlı), elmacık kemikleri gelişkin fakat Mongoloid (Sarı) ırktaki gibi çıkık değil. Göz kapaklarında ise çekikliğe rastlanmaz ve Mongoloid tipinde bir çekiklik yoktur.
Türk ırkı uzuna yakın orta boylu, uzun beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı ve göz kapakları çekik değil, badem gözlü bir ırktır.
Nuh Peygamberin oğullarından Yafes’in soyunda geldikleri söylenen Türkler, dilleri, soy özellikleri, gelenek ve görenekleriyle, diğer milletlerden farklı özelliklere sâhiptir.
Türklerin en çarpıcı özellikleri: asil, merhametli, hoşgörülü, yardım ve misâfirsever olmalarıdır. Kadına, yaşlıya ve çocuğa karşı son derece sevgi ve saygı beslerler. Başka milletlerle ilişkilerinde çıkan problemlere anlaşma ile çözüm yolu aramayı tercih ederler. Bulgarların ve Yunanlıların Balkan Savaşlarında, Ermenilerin Doğu Anadolu'da, korumasız kadınlara, yaşlılara ve çocuklara yaptıkları gibi ırza, cana, mala acımasızca saldırmalar, Türklerin hiç yapmağı çirkinliklerdir. Zaten asil bir millet bunları yapmaz.
*Türkler; Eşsiz doğruluk meziyetine ve üstün namus anlayışına sâhiptirler.
*Edep, hayâ ve tevâzu sembolüdürler.
*Kibar, nâzik ve terbiyelidirler.
*Fenâlık yapmayı bilmezler.
*Ağırbaşlı, ciddî ve vakur fakat kibirden uzak insanlardır.
*Aile terbiyesi çok köklüdür.
*Çok temiz insanlardır.
*Hayvanlarla şefkatli, tabiat ve ağaca dikkatlidirler.
*Dilencisi yoktur.
*Satıcılar, müşteriyi aldatmazlar.
*Verdikleri söze sâdıktırlar.
*Küfür etmezler.
*Bâzı kimselerin söylediği gibi kaba ve vahşî değildir.
*Türkler iyi adamlardır. Yaradılıştan iyidirler.
*Son derece samîm ve mütevazı insanlardır.
*Türklerin en dikkat çeken vasıfları sâdelik ve açık yürekliliktir.