Bu yazıyı yazarken görevimiz kamuoyunu aydınlatmaktır. Hakikatin kanunları bütün kanunların üstünde olduğundan buna uyarak doğruları söylemeye kendimi mecbur hissediyorum. Bu konudaki düsturum “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisidir!
Zindanlara atılan çaresizlere muhafızlarını seçme hakkı verilse bu hak onların hürriyetlerini mi temin eder? Birisi evini haksız yere işgal etse ve onu iyi kullansa ona iyi baksa işgal meşru olur mu?
Hakkın kuvvette olmadığını hakkın herkesin hakkı olduğunu hiç kimsenin bir diğerini kul edinemeyeceğini bayağı göremeyeceğini bütün imtiyazların kaldırılarak insanların insanlıkta, hukukta, adalette eşit olduklarını dinimiz açıklamıştır.
Nice insanlar vardır ki milletleri inek gibi sağan emperyalist güçlerin kendiliklerinden çekilip gideceğine inanırlar. Halbuki bu emperyalist güçler hiçbir zaman bir şeyi hak ve adalet olduğu için değil kendisi gibi bir kuvvetin gücünü görünce ve onunla başa çıkmayacağını anlayınca kabul ederler.
Türkiye’yi işgal eden emperyalist güçler karşılarında Atatürk ve silah arkadaşlarını ve Allah’ın ordusu olarak bilinen Türk ordusunun karşısında durmadıkları için Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmışlardır.
- Kuvvetlinin zayıfı yok etmesi kaidedir! Karada, havada, denizde bu savaş geçerlidir!
- Her hilekâr adamdan ve vefa bekleme çok hacıların putları koltuklarının altından çıkmıştır!
- Rütbe sahipleri af ile mi müjdelenmiştir? Ceza kanunları fakire ve zayıfa mı uygulanır?
- Zenginler bir millettir onlar için dinde, imanda akçedir! Namus ve hamiyet sözü fakir, fukara için midir?
- İkbal için dostları çekiştirmek, yükselmek için güçlünün karşısında eğilmek yeni çıktı.
- Hırsızlık çoğalıp sadakat kelimesi moda oldu! Namus ve hamiyet kelimesi fakirde kaldı!
- Dostları düşmanlara kötülemek zarafet sayılmaktadır. Hakiki sadıkları kötüleyerek reddetmek kaide şekline girdi! Hırsızlara ikram ve inayet yeni çıktı!
- Devletin geri kalmasına sebep Müslümanlıkmış! Bu rivayet eskiden yoktu yeni çıktı!
- Her işimizde milliyeti unutarak Frenklerin fikirlerine uymak yeni çıktı!
Bu sözleri Ziya paşadan okurken aklıma memleketimden manzaralar geldi.
Rant için sağda solda vuruşanlar tüyü bitmemiş yetimin hakkını yerken vicdanı sızlamayanlar evine sebze, meyve götürebilmek için pazar yerlerindeki atıkları toplamaya çalışan insanların olduğu bir ülkede bir gecede içki masalarında milyonlar yiyenler. İşçinin, fakirin hakkını Allah’tan korkmadan yiyenler.
“Devletin malı deniz yemeyen, domuz” diyen domuzlar fakir fukarayı açlığa mahkûm eden onların hakkını yiyenler Allah huzurunda bu soruların size sorulacağını biliyor musunuz?
Ziya paşa diyor ki, Feleğin rengine pek aldanmış o eski felektir çünkü meşrebi düzensiz ve dönektir! Biri ipek kumaşlı döşekte diğeri viranede can verse de zengin ve fakir nihayet herkes toprağa girecektir!
Dürüst ve fakir insanların gazabından Allah’a sığın çünkü yumuşak huylu atın çiftesi pektir! Bu millet bir gün mutlaka uyanacak ve kan emen sülüklere gereken tokadı atacaktır!
Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin. Ne mutlu Türküm diyene…