Gerçek ihtiyaçlarınızın mı yoksa çakma (yapay, uyduruk) ihtiyaçlarınızın mı peşinden koşuyorsunuz?
Temel ihtiyaçlarımızla ihtiyaç diye kabul ettiklerimizi birbirinden ayırmamız gerekir. Çoğu zaman yapay ihtiyaçlarımızı asli ihtiyaçlarımız diye kabul ederiz. Bu yapay ihtiyaçların peşinden koştuğumuz kadar da güç kaybederiz ve insanlardan uzaklaşırız.
Gerçek ihtiyaçlarımız nelerdir? Başkalarını kontrol altına almak mı? Dikkat çekmek mi? Başkalarının gözüne girmek mi? Daha fazla mala-mülke sahip olmak mı? Üst bir makama gelmek mi?
İnsan olmaktan kaynaklanan ihtiyaçlarımızla, önemsenmek ve beğenilmek gibi ihtiyaçlarımız arasındaki farkı bilmemiz gerekir. Komşumuzun yaptığı gürültüye sinirlenmek temel bir ihtiyaç mı, yoksa yapay olarak oluşturulmuş bir ihtiyaç mı?
Gerçek ihtiyaçlar ruhun ihtiyaçlarıdır. Bu ihtiyaçların başında sevmek ve sevilmek, sürekli gelişmek ve bize sunulan potansiyeli ortaya çıkarmak gelir. Ruhumuzu beslemeye ve kişiliğimizi geliştirmeye çalışmamız gerçek ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçların karşılanma sürecinde derin bir huzur ve mutluluk hissederiz.
Gerçek olmayan yapay ihtiyaçlar ise egomuzdan, nefsaniyetimizden kaynaklanan ihtiyaçlardır. Bu sahte ihtiyaçları tatmin etmeye çalışırken genellikle olumsuz duygular yaşarız.
Gerçek olmayan bir ihtiyaç, gelişmemize, tekâmül etmemize engel teşkil eder. Milletler ve gerçek kişiler sahip oldukları kadar mala- mülke veya başka şeylere gerçekte ihtiyaç duymazlar. Bu yapay ihtiyaçların ortaya çıkmasının sebebi kendileri değil, dış güçlerdir. Yapay ihtiyaçların ardından gelen kazanç da, yapay güçtür. Yapay ihtiyaçlar ruhumuzun sesini işitmemizi engellerler. Bu gerçek olmayan sözde ihtiyaçlar bizden çok büyük enerji çekerek bizim yorulmamıza ve hasta olmamıza sebep olurlar. Düşük benliğimizin, egomuzun isteklerine öncelik tanıdığımız zaman, yüksek benliğimizle, ruhumuzla ilişki kuramayız. O zaman boşuna yaşamış oluruz.
Dünyada gerçek ihtiyaçlarımız her zaman karşılanır. Rahat olmalıyız. Kimse yüz üstü bırakılmaz. Su akar yolunu bulur. Her insan hayat akışı boyunca doğal bir alış veriş içindedir. Her insanın gerçek ve yapay ihtiyaçları vardır. Gerçek ihtiyaçlarını anlayan kişi almayı ve vermeyi öğrenerek mutlu ve üretici yaşamayı başarmış olur.
Gerçek ihtiyaçlara yönelmeyi öğrenmeliyiz. Doğamıza uygun olmayan, bizi gölgeleyen yapay davranış kalıplarından kurtulmalıyız. Gerçek olmayan bir ihtiyacın söz konusu olduğu bir yerde olumsuz duygular hissederiz. Bu duygular da bizim körleşmemize sebep olurlar. O zaman gerçekleri fark edemeyiz.
Başkalarının gerçek ihtiyaçlarının da farkında olmalıyız. Eğer başkalarına sunduğumuz şey, onlar için besleyici ve destekleyici değilse, onların gerçek ihtiyaçlarını karşılamıyorsa, onlara güç katmak yerine onları güçten düşürürüz. O zaman da onların direnciyle karşılaşır ve sürtüşme içine gireriz.
Gücü dışarda değil, kendimizde aramalıyız. Dışarda güç arayanlar toplumda ayrılık, yabancılaşma ve huzursuzluk oluştururlar.
Kaynak: Gary Zukav, Mutlak Gücün Yolu, İstanbul, 1