Düşünce söz konusu olunca; “doğru düşünmek” ya da “yanlış düşünmek” kavramları akla gelir: “Pozitif düşünmek gerek…” deriz. Hz. İsa “Düşüncelerinizden de sorumlusunuz” demiştir. Düşünceler hayata bakış açımızı gösterir. Bulunduğumuz tekâmül noktasına göre bilinç taşırız. İşte o bilinç bizim doğal olarak hayata bakışımızı oluşturur. Yani neyin ne kadarını anlayabildiğimizi ifade eder. “İnsan ne düşünüyorsa odur” diyor James Allen.
Her bilgi düzeyinde bilgiyi kullanma biçimimizden sorumlu tutuluruz. Eğer edindiğimiz bilgi başkalarının yararına kullanmıyorsak, bu bilgi bedenimize ciddi biçimde zarar verebilir. Akıl, silahlar tasarlamak veya geliştirmek için kullanılıyorsa amacına uygun kullanılmıyor demektir. Bilgi güçtür. Ancak bilgiyi isteyerek kötüye kullanmak, bilgiyle başkalarına zarar vermek bilgi sahibine fayda sağlamaz, tam aksine o kişiye büyük zarar verir.
Dikkatimizi neye yönelttiğimizden de sorumluyuz. Eğer dikkatimizi hayatın olumsuz yönlerine, başkalarının zayıflıklarına, hatalarına veya yetersizliklerine odaklarsak, kibir, öfke ve nefret gibi düşük frekanslı yani düşük enerjili akımları kendimize doğru çekeriz. Bu durumda başkalarıyla aramıza mesafe koyarak, sevgiyi engellemiş oluruz. Başkalarının erdemli, güçlü, soylu yanlarını arayıp gördükçe, bunları kendi içimizde de arayıp bulmaya başlarız. Bu süreçte bilincimiz giderek yükselir. Bu durumun kendi üzerimizdeki iyileştirici, etkisi büyük olur.
Her gün ne düşündüğümüze, neye odaklandığımıza, neye niyet ettiğimize, hangi duygular ürettiğimize dikkat etmeliyiz. Nasıl ki fiziksel bedenimizdeki artık maddeleri ve toksinleri atıyorsak, çözümlenmemiş duygusal sorunlarımızı çözümleyerek, bitmemiş işlerimizi bitirerek, yatağa öfkeyle gitmeyerek, kendimizi duygularımızla kirlenmiş hissetmeyerek, duygusal enerji akımlarını ve toksinlerimizden kurtulmalıyız.
Farklı düşünceler, farklı duygular yaratır. Örneğin öç almaya, şiddete ve aç gözlülüğe veya başkalarını kullanmaya yönelik düşünceler öfke, nefret, kıskançlık ve korku gibi duygular üretirler. Bunun sonucunda duygusal veya fiziksel hastalığa yakalanma ihtimaliniz büyüktür. Yaratıcı, sevgi dolu ve başkalarının hayrına yönelik düşünceler takdir, bağışlama ve sevinç gibi yüksek frekanslı ve yüksek enerjili duygulara yol açarlar.. İstediğiniz düşünceyi aklınızdan geçirebilirsiniz şüphesiz.
Neye niyet edersek, o oluruz. Niyetimize göre insanlara yaklaşırız ve bu yaklaşmanın sonuçlarına da katlanırız. Örneği düşük enerjili insanlar, yüksek enerjili insanlardan enerji çekerler. Örneğin canı sıkkın birinin, insanın “içini tükettiğini” veya “enerjisini emdiğini” söyleriz.
Evrende her şey birbirini etkiliyor ve her şey diğerinden etkileniyor. Gary Zukav’ın dediği gibi, bilincimiz, bedenimizdeki her hücreyi etkiler ve bedenimizdeki her hücre de bilincimizi etkiler (Zukav, s. 97).
Ancak, kendi düşüncelerimiz üzerinde çalışarak kendimizi işe yarar konuma getirebiliriz.
Kaynak: Gary Zukav, Mutlak Gücün yolu, İstanbul, 1995